Summary
The World Health Organization (WHO) is a byproduct of the reshaped world after the Second World War. With the establishment of the WHO, the world began to share information intensively on global public health and move towards common goals. The impact of the Universal Declaration of Human Rights, coinciding with this period, reinforced the understanding that health should be recognized as a fundamental right and be guaranteed by states.
However, the organization has frequently been a focus of controversy. On one hand, some believe that socialist influences were present in the establishment of the WHO, with arguments that the philosophy and policy of primary health care in the Alma Ata Conference were adopted under the influence of the Soviet Union. On the other hand, there are those who assert that it was built to serve the long-term interests of imperialist powers and international monopolies.
During the COVID-19 pandemic, discussions about the WHO escalated to the level of tabloid journalism, notably beginning with accusations from the U.S. President Trump and his attempts to cut off relations. In our country, journalists and politicians participated in these tabloid discussions, targeting the WHO. Allegations surfaced, attributing roles to the WHO that were difficult to comprehend, suggesting it was not merely a health organization but one aiming to establish a one-world state.
Such claims appear to stem from rumors about the revision of the International Health Regulations. This article delves into the legal status of the International Health Regulations and the WHO’s enforcement powers, central to these rumors.
In conclusion, the WHO, like all organizations, is not beyond criticism. Its attitudes and actions should be subject to scrutiny. However, making inferences such as a global coup plan, a new world order, a one-world state, WHO tutelage, or governments being placed under WHO control based solely on the revision of the International Health Regulations is not a straightforward task.
***
DSÖ Savaşın Mı Barışın Mı Aracı?
Özet
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), İkinci Dünya Savaşı sonrası şekillenen dünyanın bir ürünüdür. DSÖ’nün kurulmasıyla birlikte dünya, küresel halk sağlığı konusunda bilgiyi yoğun bir şekilde paylaşmaya ve ortak hedeflere doğru ilerlemeye başladı. Bu döneme denk gelen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin etkisiyle de sağlığın temel bir hak olarak kabul edilmesi ve devletler tarafından garanti altına alınması gerektiği anlayışını güçlendi.
Ancak DSÖ tartışmaların odak noktası olmaktan kurtulamadı. Bir tarafta, DSÖ’nün kuruluşunda sosyalist etkilerin bulunduğuna inananlar oldu; Alma Ata Konferansı’nda temel sağlık hizmetleri felsefesinin ve politikasının Sovyetler Birliği’nin etkisi altında benimsendiği görüşlerini dile getiriyorlardı. Diğer tarafta, örgütün, emperyalist güçlerin ve uluslararası tekelciliklerin uzun vadeli çıkarlarına hizmet etmek üzere inşa edildiğini iddia edenler bulunmaktaydı.
COVID-19 pandemisi sırasında, DSÖ ile ilgili tartışmalar özellikle ABD Başkanı Trump’ın suçlamaları ve ilişkileri kesme girişimleriyle başlayarak magazin seviyesine indi. Ülkemizde de gazeteciler ve politikacılardan bu magazine tartışmalarına katılarak DSÖ’yü hedef tahtasına koyanlar oldu, örgüte anlaşılması zor roller atfedildi. Bu kurumun sadece bir sağlık örgütü olmadığını, aynı zamanda Dünya Devleti kurmayı amaçlayan bir teşkilat olduğunu ileri sürenler oldu.
Bu tür iddiaların, Uluslararası Sağlık Tüzüğünün revizyonuyla ilgili söylentilerden kaynaklandığı görünmektedir. Bu makale, söylentilerin odağındaki Uluslararası Sağlık Tüzüğünün hukuki durumunu ve DSÖ’nün yaptırım yetkilerini incelemektedir.
Sonuç olarak, DSÖ, tıpkı diğer örgütler gibi, sorgulanmaktan ari değildir. Zaman zaman tutumları ve eylemleri eleştirilmelidir. Ancak yalnızca Uluslararası Sağlık Tüzüğünün revizyonu temelinde küresel bir darbe planı, yeni bir dünya düzeni, dünya devleti, DSÖ vesayeti veya devletlerin DSÖ kontrolü altına alınması gibi çıkarımlar yapmak kolay değildir.
SD (Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü) Dergisi 2023/1 tarihli, 63. sayıda sayfa 58 – 63’de yayımlanmıştır
Makaleye Ulaşmak İçin Tıklayınız.