Temel sağlık anlayışının önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilen Alma-Ata Konferansı’nın 30. yılı anısına yine aynı şehirde, bugünkü adıyla Almaty’de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 15-16 Ekim 2008 tarihinde bir konferans düzenlendi. Ana teması temel sağlık hizmetleri olan 2008 Dünya Sağlık Raporu’nun tanıtımı da bu konferansta yapıldı. Toplantıda ülkemiz Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcıları Dr. Sabahattin Aydın ve Dr. Turan Buzgan ile Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Bekir Keskinkılıç tarafından temsil edildi. Toplantıda, 1978’de Kazakistan Sağlık Bakanı olarak Alma-Ata Konferansı’nın organizasyonunda başrol oynayanlardan biri olan Profesör Torageldy Sharmanov ile birlikte Rusya Sağlık Bakanı Yardımcısı ve Profesör Sabahattin Aydın panelist olarak görüşlerini açıkladılar. Konferansta, Dünya Sağlık Raporu’nun tanıtımı ile birlikte ana konusu olan temel sağlık hizmetleri anlayışının doğuşu, değişimi ve bugün gelinen noktada nasıl anlaşıldığı veya nasıl anlaşılması gerektiği hususlarına odaklanan çeşitli konuşmalar yapıldı.

DSÖ 2008 Sağlık Raporu’nun başındaki takdim yazısında Başkan Dr. Margaret Chan, günümüz dünyasındaki sağlık tablomuzu çok veciz bir şekilde özetlemektedir: ”2008 yılı DSÖ’nün kuruluşunun 60, Alma-Ata bildirgesinin de 30. yıldönümüdür. Küresel sağlık anlayışımız son 6 dekatta oldukça değişime uğramış olmakla birlikte, DSÖ anayasasının özünde yer alan ve aynı zamanda Alma-Ata Bildirgesi’nde bulunan değerler test edilmiş ve doğru olduğu görülmüştür. Ancak sağlıktaki büyük küresel gelişmelere rağmen, bu değerler doğrultusundaki hedeflere ulaşmadaki üzücü kollektif başarısızlığımız aşikârdır. Kaliteli bir sağlık desteğine ulaşamadığı için doğum komplikasyonlarından muzdarip olan anneyle, temel aşılardan mahrum kalmış olan bir çocukla ve şehir varoşunda barakada yaşayan bir garibanla hala karşılaşıyoruz. Trafiğin yoğun olduğu caddelerin kenarında yürüyenlerin güvenlikten yoksunluğu, yeterli sağlık güvencesi olmadığı için sağlık hizmetinin karşılığını doğrudan cebinden ödemekten dolayı fakir düşenler hala mevcuttur. Bunlar ve bunun gibi birçok günlük hayatın gerçekleri sağlık sistemlerimizin performansındaki önlenebilir ve kabul edilemez kusurları ortaya koymaktadır.”

DSÖ, 2008 Dünya Sağlık Raporu’nun ana temasını Alma-Ata Konferansı’nın 30. yıldönümü münasebetiyle temel sağlığa ayırarak bu konuya yeniden dikkat çekmiş oldu. Zaten son yıllarda sağlıkta iyileşmeleri garanti alına alabilmek için sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi hususu, DSÖ Avrupa Bölge Ofisi’nin gündem maddelerinin başında geliyordu. Talinn Bakanlar Konferansı’nda ve Tiflis Bölge Toplantısı’nda dile getirildiği ve birçok kaynakta işaret edildiği şekliyle “Temel sağlık hizmetlerine yeniden müracaat” veya “Yeniden canlandırma” ifadeleri ile konu gündeme getirilmeye çekilmeye çalışılıyordu.

Alma-Ata Konferansı, 10-12 Eylül 1978 tarihinde Kazakistan’ın o zamanki başkenti olan Alma-Ata şehrinde, Cumhuriyet Sarayı’nda gerçekleşmişti. Toplantıda Türkiye’yi zamanın Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı başkanlığında bir heyet temsil etmişti. Konferansın ana teması “2000 yılında herkese sağlık” idi. Konferans sonunda dünyada sağlık örgütlenmelerinin ülke bütünlüğü içinde entegre sistemler olarak ele alınmasına ışık tutan ve temel sağlık hizmetlerini ulusal sağlık sistemlerinin ana parçası olarak gören bildirge yayımlandı. Alma-Ata bildirgesindeki verilen tanıma göre: “Temel sağlık hizmeti, bilimsel ve uygulama olarak sağlam temelli, toplumsal olarak kabul edilebilir yöntem ve teknolojilere sahip, toplumdaki birey ve ailelerin katılımıyla evrensel olarak ulaşılabilir herkese gerekli olan hizmetlerdir. Bir ülkenin sağlık sisteminin olduğu kadar sosyal ve ekonomik gelişmesinin de entegre bir parçasıdır”.

Alma-Ata Konferansı, bütün ülkelerde hiç bir surette kabul edilemez olan sağlık eşitsizlikleri ile politik, sosyal ve ekonomik olarak mücadele etmek üzere çeşitli meslek grupları, kuruluşlar, hükümetler, sivil toplum örgütleri ve araştırmacılar nezdinde “Temel sağlık hareketini” başlatmıştır. Ana felsefe “Herkese sağlık”  ilkesi etrafında oluşmuştur.

Ancak, Alma-Ata’da ortaya konan değerler, herkes için sağlık anlayışı, bütün sektörlerin sağlık önceliğine yöneltilmesi ve bunu yönlendirecek olan temel sağlık hareketi, sağlık sistemlerini etkili bir şekilde yönlendirmede yeterli olamadı. Toplumların artan beklenti düzeyleri de buna beklenen katkıyı sağlayamadı. Hatta bazen beklentilerin yanlış yönetilmesi daha istenmedik dönüşümlere yol açtı. Bu şekilde ortaya çıkan sağlık sistemleri, gelenekselleşmiş bir hizmet sunum modelinin ortaya çıkması sonucunu doğurdu ya da daha doğrusu bu modelin devamlılığını sağladı. Geleneksel sağlık hizmetlerinin, farklı mekanizmalarla ve farklı nedenlerle harcanan enerji ve kaynaklara oranla beklenenden daha az etkili olmasının yanında, birçok yaygın kusurları, terslikleri ve çelişkileri birlikte getirildiği bilinmektedir.

Alma-Ata’da başlayan temel sağlık hareketinin bugün beklenen düzeyde sonuçlara bizi ulaştırmamış olmasının mazeretini ortaya koymaya çalışırken DSÖ Direktörü Dr. Chan, “1978’in düşünürleri bugünün dünyasındaki olayları öngöremezdi” diyerek bu süreçte petrol krizlerinin, küresel ekonomik krizlerin, kalkınma bankaları tarafından ülkelere önerilen ve kaynakları sosyal hizmetlerden ve bu arada sağlık alanından uzaklaştıran yapısal değişim programlarının sonuçlarına işaret etmiştir.