Bundan 10 yıl önce Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi’nin 30. sayısında, Kalkınma ve Ekonomik İş Birliği Teşkilatının (OECD) güncel sağlık istatistikleri ile ülkemizin durumunu kıyaslayan bir yazım yayınlanmıştı. O
Prof. Dr. Sabahattin Aydın
1959 yılında Bolu-Göynük’te doğdu. İlköğrenimini İstanbul’da Şair Nedim İlkokulunda, ortaöğrenimini Özel Darüşşafaka Lisesinde tamamladı. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinden 1985 yılında mezun oldu. Üroloji uzmanlığını Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamladı (1992). Sakarya-Geyve Devlet Hastanesinde uzman doktor olarak çalıştı. 1994 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı’na yardımcı doçent olarak atandı. 1996 yılında doçent, 2003 yılında profesör oldu. 2003 yılında klinik mikrobiyoloji dalında bilim doktoru oldu. Yüzüncü Yıl Üniversitesinde çeşitli idari görevlerde bulundu. 2001-2002 yıllarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü yapan Aydın, Dünya Sağlık Örgütü İcra Kurulu Üyeliği ve Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevlerini üstlendi. 2010-2020 yılları arasında İstanbul Medipol Üniversitesi Rektörlüğü görevini yürüten Aydın, aynı üniversitede öğretim üyesi olarak görevini sürdürmektedir.
Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisinin 15. sayısında gelişmiş ülkelerdeki örnekleri bağlamında ülkemizde Milli Sağlık Kurumu ihtiyacının altını çizen önemli bir makale yayımlandı. Gelişen sağlık sorunlarına çözüm aramak amaçlı ilk
“İkinci Dünya Savaşı umutları sildi, süpürdü. Manzara korkunçtu. 1946-1947 kışı özellikle acıydı. Milyonlarca insan evsiz, yakıtsız, yiyecek ve giyeceksizdi. Her zaman olduğu gibi çocuklar en çok acıyı çekti; etkilenen bazı
Küreselleşmenin etkisiyle birçok ülkede sağlık finans sistemlerindeki pazar dinamiklerinin gittikçe (son 30-40 yıldır) daha fazla etkili olduğunu göz ardı edemeyiz. 1980’lerde başlayan yeni liberal akım dalga dalga yayılarak devam etti.
Bu yazı bir iddiada bulunmak, bir tez ileri sürmek amacıyla yazılmadı. Amacım Sağlıkta Dönüşüm Programını savunmak da değil. Aksine, ilk günlerden itibaren insan merkezli bir sağlık sistemi oluşturma gayretlerine karşın,
Dr.Öğr.Üye. İlker Köse Teknolojinin bir amaç değil araç olduğu konusunda insanoğlu mutabık görünmektedir. Ancak teknolojinin kullanıldığı alanlara etkisi, araç olmanın ötesine geçebilmekte ve paradigmamızı değişmeye zorlamaktadır. Bu durum, teknolojiyi geliştiren
Şiddet herhalde canlılar arasındaki en kötü iletişim aracı olsa gerek. Bunun insanlar arasında olmasının ise izahı kolay değil. Şiddet genellikle güçlünün zayıfa uyguladığı küresel bir sorundur. Bu sorunun hizmet verme
Kurumsal ve yapısal anlamda hastaneyi tanımam için tıp eğitimi almam gerekti. Daha doğru bir ifadeyle, hastaneyi bu anlamda fakülte öğrenciliğim esnasında tanımış oldum. İstanbul Tıp Fakültesi, ülkemizin en köklü tıp
COVİD-19 salgını esnasında alınan tedbirler ve vatandaşlarımızın bu tedbirlere verdiği reaksiyon neticesinde hastanelerimizde göğüs hastalıkları, enfeksiyon klinikleri ve yoğun bakım servisleri dışında hasta sayısı önemli oranda düştü. Elektif vakaların ertelenmesine
Ülkemizde sağlık insan kaynakları planlaması ve hedef belirlemeye yönelik ilk çalışmalar Cumhuriyetin ilanı sonrası Dr. Refik Saydam (1923-1937) dönemine rastlamaktadır. O yıllarda sağlık insan kaynakları yetiştirmeye yönelik okulların kurulması ve
Daha Fazla Yükle