SD Dergisi benden başlıkta okuduğunuz konuda bir yazı hazırlamamı istediğinde başta tıp öğrencileri ve genç hekimler olmak üzere hepimiz için çok gerekli olan bu konuda ne kadar ışık tutabileceğimden şüphe ettim. Bildiğimizi sandığımız ve hatta eksperi olduğumuza inandığımız konularda bile bilimde şüpheci olmanın, araştırıcı hekim olmak konusunda ilk şart olduğu kanısındayım. Tıp eğitimim süresinde önceleri tıpta herşeyin bilindiğine inanmış olarak bir an önce onları öğrenmeye (ezberlemeye) gayret ediyordum. İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olduğum 1951 yılında Van’ın Başkale Hükümet Tabipliğine tayin olduğumu öğrendim. Türkiye’nin bu en yüksek rakımlı kazasının dış dünya ile ilişkisi heryıl 6 ay süreyle kesiliyordu. Bu yüzden bu yörede C avitaminozunu sık göreceğimi düşünerek bu konuda bir klinik çalışma yapabileceğimi tasarlamıştım. İlk bir ay süreyle Başkale’de hiç skorbid vakası görmeyince halkın C avitaminozundan nasıl korunduğunu anlamak üzere birkaç eve öğle yemekleri vaktinde ziyarete gittim. Her ailenin sofrasında turşu olduğunu görünce bir etkisi olabilir mi diye araştırdığımda turşu ve acı biberdeki C vitamininin bana bunun kaynağı olarak öğretilen turunçgillerdekinden daha fazla olduğu bilgisine ulaştım. Bu yaşadığım olay, fakültede öğretilenlerden her zaman şüphe etmemi sağladı.
Bu bilimsel şüphecilik (biyolojik bilimler) tıptaki bilgilerin %50’sinin 2 yılda bir değiştiği verileri ile değerlendirildiğinde bilgilerimizin henüz sağlam bir zemine oturmadığı kanatine vardım. Böylece bilimsel şüpheciliğin, araştırıcı için gerekliliğini bir kere daha vurgulamak istiyorum. Bu bilimsel şüphecilik, bende kritik okuma, kritik düşünme, kritik yazma hususunda etkin oldu. Tanınmış tıp dergilerindeki araştırmalar da dahil bildiklerimi ve yaptığım çalışmaları meslekdaşlarım ve öğrencilerimin kritik değerlendirmelerine sunmaya önem verdim. Mezun olduğum yıllarda hemostaz ve koagulasyonda yeri olduğunu öğrendiğim hücre parçacığı trombositlerin daha sonraki yıllarda granürlerinin (alfa, dens vs.) fonksiyonları ile ilgili çalışmalar onların görünüm, büyüklük (mikro ve makro) ve genetik özellikleri yanında önce endotelle olan etkileşimleri daha sonra da metabolik ve immünolojik interaksiyonlarını öğrendikçe biyolojinin harika büyüsüne daha fazla katıldım. Bu hücre parçacıklarının intra uterin hayatta lenf yollarının yapılmasında, bunlardan çıkan mikro RNA’ların damar endotellerini etkilemesi1, hepatositlerde proliferasyon sağlaması2, immün komplekse bağlanarak inflamasyonla ilişkili olması3 yanında apopitosizde de rol alması4, trombosit polifosfatlarının pıhtılaşmayı (beklendiğinin tersine) önleyebileceği araştırmaları5, inflamasyon ve kanserle ilişkisi6, host defansı ve yara iyileşmesinde bile7 etkisinin deneysel çalışmaları beni büyülemiştir. Araştırmaların gen, nüve ve metabolik yollarının etkileşimleriyle fizyolojinin gizeminin derinleşmesi yanında aydınlatılmaya çalışılması da temel araştırmaların beklenmedik sonuçlar verebileceğini göstermiştir. Bu bulguların interaksiyonları ve çevre şartları ile etkilenmesi ile oluşan komplekslerin benim beynimin kavramasının çok üstünde olduğunu görmekten bilime hayranlığım artmış oldu.
Bu bilimsel şüpheci yaklaşımın en genç tıp fakültesi öğrencilerine nakli ile onların erkenden kritik okuma, kritik düşünme soruları ile öğretim üyelerini etkilemesinin ezber eğitimden çok daha önemli araştırıcı eğitime geçilmesini sağlayacağını düşünmekteyim. Bu tür eğitimle öğrencilerin ve genç hekimlerin çok erkenden araştırmaya yönelmesini sağlayabilirsek (2015 yılı kimya dalında Nobel ödülünü alan) Aziz Sancar’ları yetiştirmemizin artacağı aşikârdır. Bu tür temel araştırmaların bulguları ile bunlara yapacağımız katkılarla güncel tıbba ayak uydurabileceğimizi düşünüyor, buna mecbur olduğumuza da dikkat çekmek istiyorum.
Bu temel tıp araştırmaları yanında klinik araştırmaların da gerekli ve günümüzdeki görüşlerimizin daha iyiye ve sağlam temele oturtulması yanında 2013 yılında Lancet dergisindeki8 ülkemizdeki çalışmanın bebek ve anne ölümleri, sigara içilmesinin azaltılması ve insan ömürünün daha uzun olmasını sağlamasını göstermesi yönünden çok önemli olduğunu vurgulamak isterim. Çok yakında tanınmış bir tıp dergisinde ülkemizden övgüyle bahsederek bu çalışmayı site etmesi de 9,10 benim için övünç kaynağı olmuştur.Genetik ve moleküler seviyedeki araştırmalarla önem kazanan kanıta dayalı tıbbın klinik araştırmalarımızda bilinenleri tekrarlamaktan çok fizyolojinin temellerine dayanması önemli olduğu kadar geleceğimizi de etkileyebilecektir.
Bu kritik düşünme, okuma, yazmaya, kritik temel araştırmalar da eklendiğinde hekimlik yaklaşımlarımızda esas olan fizyolojiyi bozma ve bozulmuş fizyolojiyi (hızlı olmamak şartı ile) düzelt kaidesini önermek isterim. Kanımca Hipokrat’ın primum non-nocere düsturundaki pasif yaklaşımdan daha uygun, fizyolojiyi bozmamaya ve bozulmuş fizyolojiyi (don’t disturb physiology and correct its moothly) uygun şekilde düzelterek hastalarımıza yardımcı olmamız esas olmalıdır. Bu farklı yaklaşımlarımız ile problemlerin çözümüne (problem solving approach) bizleri araştırmaya ve öğrenmeye yönlendireceğine inanıyorum.
Günümüzde iletişim yollarının hızı ve kolaylığı ile hemen her hekimin klinik araştırmacı olması kolaylaşmıştır. Aynı tip hastaları takip eden doktorların koopera olması ile kısa sürede özellikle gelişmekte olan ülkelerin sık problemleri üzerinde istatistiki önemli sonuçlara varılabileceğini hatırlatmak isterim. Bu tür klinik deneyimlerimizin bizlere özgüven vermesi yanında bunların dünyaya duyrulması ile klinik bilimlerde referans olmamızı da sağlayabilir8-10. Böylece rutin geleneğinden araştırmacı yoluna girmemiz bizler için umut verici olabilir. Öğrencilerimizin destekleriyle 1980’lerdeki kanıta dayalı tıp (evidence based medicine) sonuçlarına kolayca varmamız ve bu bulguları 1990’lardaki problemi çözüme dayalı tıpla geliştirmemiz kolaylaşacaktır. Bu yaklaşımları 2000’li yıllarda daha sık önem verilen empati ile desteklediğimizde araştırmalarımızın hastalarımızın bakımında çığır açmasını beklemek hiç de hayalci görünmemektedir.
Burada hemen herkesçe bilinmesine rağmen basit görülmeleri nedeniyle kullanıma girmeyen, ancak hekimliğin esaslarından olan hastalıklardan korunma yollarını hatırlatmak istiyorum. Böylece hastalık gelmeden sağlığın kıymetini bildiğimizi göstermiş olacağız. Bu sağlıklı yaşam kaidelerimizin yaşam süremizi uzatması yanında hastalıklardan bizleri koruması ile psikolojik ve ekonomik faydalarını da dikkate almamızı rica ediyorum.
A. El yıkama: Yemeklerden ve annelerin bebeklerini emzirmelerinden önce, hastaları muayene etmeden ve ettikten ve kirli materyale dokunduktan sonra başta olmak üzere sık ve usulüne uygun el yıkama ile bizlerin ve çevremizin fekal- oral yolla enfeksiyonlardan korunması yanında üst solunum yolları ile nakledilebilen hastalıkların azaltılması mümkün olacaktır.
B. Beslenme: Aşırı, sık ve zorlayıcı olmaması şartı ve taze sebzeler başta olmak üzere isteklerimize uygun olarak her türlü gıdadan (mideden salgılanan ghrelinin) uyarısına uygun (midenin üçte biri gıda, üçte biri sıvı) olacak şekilde temiz gıdalarla beslenmenin sağlığımız için önemi inkâr edilemez. Bazı hastalıklar (diyabet, şişmanlık, metabolik hastalıklar gibi) dışında diyetisyen önerisinden daha çok isteklerimize uygun çeşitli gıdalarla beslenmemiz esas alınmalıdır.
C. Sigara ve bağımlılık yapan maddelerden korunma:Böylece solunum yolları enfeksiyonlarının ve damar hastalıklarının azaltılması yanında hava kirliliğinin özellikle evlerde ve kapalı alanlarda azaltılması sağlığımız ve çevremiz için önemli olacaktr. Sigara içilmesinin kontrol edilmesi pasif içiçiliğin zararlarından korunması yanında gençlere kötü örnek olunmasını azaltması da beklenilmelidir.
D. Seksüel ilişkiler: Tek eşli farklı cinsten seks neslin üremesi gibi fizyolojik bir fonksiyonu olduğu kadar seksle geçen birçok hastalığın yaygınlaşmasını önlemesi toplumsal önem taşımaktadır. Sünnet edilmiş erkeklerin HİV gibi bazı hastalıklardan korunmada yardımcı olabileceği de unutulmamalıdır.
E. Çevre sağlığı: Temiz içeçek, su ve temiz gıda, gürültüyü önleme ile çevre kirliliğini azaltarak kulak ve üst solunum yolları enfeksiyon hastalıklarını da azaltabilecektir. Gerektiği yörelerde kanalizasyon yapımına önem verilmesi (A.J Cronin ve Citadel adlı romanındaki genç doktorun önerdiği gibi) bazı yörelerde sık görülen hastalıkların (bakteriyel, viral, protozal) bulaşmayı azaltacağı aşikârdır.
F. Serum fizyolojik kullanılması: Bebeklerin doğumundan hemen sonra ve her memeye konmasından önce her iki nostriline uygun (her seferinde en az 1 cc 4-5 defa konulması) burun tıkanıklıklarını önleyerek onların daha iyi emmelerini sağlaması yanında çocuklar ve büyüklere de günde en az 3 defa (akşam yatmadan önce, uyandıklarında ve öğle yemeğinden önce olmak üzere) SF uygulaması burun ve broşlardaki silyaların çalışmasını kolaylaştırması ve özellikle de bakteriyel ve viral ajanların “Sensorum Quorum”unu etkileyerek soğuk algınlığı, grip, anjin ve otitisin önlenmesinde büyük etkisi olabilir11-12.
G. Beslenmemizde enerji veren içecekler yanında gereksiz (doktor önerisi olmadan kullanılan) vitamin, makro ve mikro besleyicilerin faydasız hatta zararlı olabileceğinin bilinmesi önem kazanmıştır13-15.
H.Gereksiz kalori alımı: Alkol kullanımının beslenmeye pozitif etkisi olmadığı, kalori artırmaları yanında gereksiz enerji vermesi dolayısıyla kullanılmamaları dikkate alınmalıdır.
I. Hareketsizlikten kaçınma: Bilgisayar, televizyon, uzun sohbetler, masa oyunları özellikle çocuklarımız olmak üzere hepimizin hareketsizliğini gün geçtikçe daha fazla artırarak şişmanlığa, mafsal hastalıklarına ve kemiklerin zayıflamasına (ostoepeni) sebep olmaktadır. Özellikle çocuklar başta olmak üzere güneş ışığı karşısında, açık havada aktiviteler daha önemliolmaktadır.
İ. Aşılar: Koruyucu tıptaki yerleri dolayısıyla çocuklarımız başta olmak üzere hepimizin önem vermesi ve hekimlerizin karşılaştıkları hastalarda aşı hikâyesini alması kişisel sağlık yönünden olduğu kadar endemileri de önelemesi yönünden hatırda tutulmalıdır.
J. Uyku: Düzenin bozulmaması için mümkün olduğunca melatonin salgısına uygun hayat tarzımızın organik olduğu kadar ruh sağlımız yönünden de önemlidir. İlkokula başladığımızda öğrendiğimiz “erken yatarım, erken kalkarım” düsturunu önemsememiz bizleri daha sağlıklı, daha dinç yapacaktır.
K. Ruh sağlığımızın korunması: İyi niyetli, olayları pozitif yorumlayan, herkesin iyiliğini ve başarısını isteyen kişilerin daha sağlıklı oldukları dikkati çekmektedir.
L. Gereksiz ilaç kullanımı: Doktor önerisi olmaksızın ilaç kullanımından kaçınılması birçok zararlardan (entoksidasyon) koruyacağını hatırdan çıkarmamamız gerekir.
Fizyolojiye önem veren tıp eğitiminin başlatılması ve yukarıda sıraladığım hususlara dikkat edilmesi erkenden ölümleri azaltarak ortalama ömrü uzatacağı gibi yaşamın daha kaliteli ve verimli olmasını da sağlaması beklenir16. Herkese sağlıklı ömür diliyorum.
Kaynaklar
1) Valet C, Chicanne G, Severac C, Chaussade C, Whitehead MA, Cabou C, Gratacap MP, Gaits-Iacovoni F, Vanhaesebroeck B, Payrastre B, Severin S. Essential role of class II P13K-C2a in platelatemorphology. Blood 2015; 126(9):1128-1137.
2) Kirschbaum M, Karimian G, Adelmeijer J, Giepmans BN, Porte RJ, Lisman T. Horizontal RNA transfer mediatesplatelate-inducehepotacyteproliferation. Blood 2015; 126(6): 798-806.
3) Gros A. Syvannarath V, Lamrani L, Ollivier V, Loyau S, Goerge T, Nieswandt B, Jandrot-Perrus M, Ho-Tin-Noé B. Single platelets seal neutrophil-induced vascular breaches via GPVI during immune-complex-mediated inflammation in mice Blood 2015;126(8):1017-1026.
4) Liu ZJ, Bussel JB, Lakkaraja M, Ferrer-Marin F, Ghevaert C et al. Suppression of in vitromegakaryopoiesisbymetarnal sera containing anti-HPA-1a antibodies. Blood 2015; 126(10): 1234-1236.
5) Weighich AS. Schwertz H.,Mackman N. Platelet tissue factor comes of age. Blood 2007; 109:5069-5070.
6) Franco AT, Corken A, Ware J. Platelets at the interfarence of thrombosis inflamation and cancer. Blood 2015; 126(5): 582-588.
7) Schleicher RI, Reichenbach F, Kraft P, Kumar A et al. Plateleta induce apopitosis via membrane-bound FasL. Blood 2015; 126(12):1483-1493.
8) Atun R, Aydın S, Chacraborty S, Sümer S. et al. Universal Health Coverage in Turkey: Enhancement of equity. Lancet 2013; 382(9886):65-69.
9) GuptaV , Karry VB, Goosby E, Yates R. Politics and universal health coverage-The post – 2015 Global HealthAgenda. New Engl J Med 2015; 373: 1189-1192.
10) Atun R. TransformingTurkey’s Health System-Lesson for universal coverage. New Engl J Med 2015; 373: 1285-1289.
11) Engin E, Kılınç O, Ozsoylu S. Sağlık personelinin serum fizyolojik ile üst solunum yolları enfeksiyonundan korunması. Yeni Tıp Dergisi 1997; 14:211-212.
12) Topal B, Ozsoylu S. Çocuklarda serum fizyolojik uygulanarak sinüzit tedavisi. Türk İlaç ve Tedavi Dergisi 1990; 3(3):445-449.
13. Murray CJL. Shifting to sustainable developmental goals-implications for global health. N Engl J Med 2015; 373:1390-1393.
14) Mehrotra A, Prochazka A. Improving Value in Health Care-Against the Annual Physical New Engl J Med 2015; 373:1485-1487.
15) Geller AI, Shehab N, Weidle NJ. et al. Emergency department visit for adverse events related to diatery supplement. New Engl J Med 2015; 373:1531-1540.
16) Dienstag JL. Becoming a physician: Relevance and Rigor in Premedical Education. New Engl J Med 2008; 359:221-224.
Yazının PDF versiyonuna ulaşmak için Tıklayınız.
SD (Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü) Dergisi, Aralık-Ocak-Şubat 2015-2016 tarihli 37. sayıda, sayfa 26-27’de yayımlanmıştır.