Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Serkan Topaloğlu SD’nin yeni sayısında röportaj konuğumuz oldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde politika belirleme konusunda kilit rol üstlenecek olan kurullardan biri olarak neler yapacaklarını anlatan Topaloğlu, sağlık ve gıdayla ilgili konularda bürokratik yapı içerisinde vakit kaybetmeden politika oluşturma çabasında olduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi ile yeni dönemin ilk Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Başkan vekili oldunuz. Yoğun sağlık hizmeti sunulan hastane ortamından politika üretecek, sorgulayacak ve takip edecek bir sürece dahil olmanız bireysel olarak sizi nasıl etkiledi? Bilhassa ruh hâlinizi?

Yaklaşık 10 yıldır Cumhurbaşkanımızla yakın çalışmaktayım. Bu yoğun çalışma temposuna ek olarak haftanın belirli günlerinde poliklinikte hasta muayene ederek ve kardiyak elektrofizyoloji ve kardiyak kataterizasyon işlemleri yaparak uzmanlık alanımdaki çalışmalarıma her zaman devam ettim. Mesleğimi çok severek yaptığım için benim ruh hâlimi olumsuz etkileyebilecek faktör yoğun çalışma temposu değil mesleğimden ve hastalarımdan uzak kalmak olur. Kuruldaki yoğun gündem iş yükümü artırmış olsa da mutlaka hastaneye ve hastalarıma zaman ayırıyorum. Sahada çalışmaya devam ediyor olmam da sorunların tespitinde ve politika oluşturmada pozitif bir katkı sağlıyor. Bu sayede masa başında birtakım kararlar almak yerine sağlık hizmeti sunumunda bizzat yer alarak vatandaşın, sağlık profesyonellerinin, kurumların ve diğer paydaşlarımızın perspektifinden değerlendirme yapabilme imkânı buluyorum. Yeni devlet yönetimi yapısındaki ilk Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Başkan vekilliği görevine sayın Cumhurbaşkanımız tarafından layık görülmem de benim için büyük bir motivasyon kaynağıdır. Böylesi büyük bir sorumluluk elbette tek başına üstesinden gelinebilecek bir görev değil. Sağlık ve gıdayla ilgili konularda politika üretimine liderlik ettiğim bu süreçte, kurul üyelerimize de büyük sorumluluk düşmekte. Kurul üyelerimizin her biri hem akademik olarak tecrübe sahibi hem de alanında söz sahibi olan çok değerli bilim insanı ve sağlık profesyonelleri. Ekibimden aldığım güç ve destek sayesinde kendimi çok şanslı hissettiğimi söyleyebilirim. Her biri bu sürece sorumluluk bilinciyle katkı sağlarken aynı zamanda daha üretken ve keyifli çalışmamı sağlıyor.

Cumhurbaşkanlığı Yönetim Şeması dikkatli incelendiğinde kurulların bakanlıklar kadar önemli bir yer tuttuğu görülüyor. Bu noktada kurulun üreteceği politikaları değerlendirme ve onaylama süreci/mekanizması nasıl tasarlandı? Bakanlıklar ile nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesinin hemen ardından yayımlanan 1 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle; oluşturulan dokuz politika kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları ile bakanlıklar ve diğer kurumlarla çalışma prensipleri net bir şekilde belirlenmiştir. Politika değerlendirme sürecinde en büyük paydaşımız elbette ilgili bakanlıklardır. Bu bağlamda, mevcut kamu düzeninde sağlık ve gıda alanında politika geliştirmekte olan Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları göz önünde bulundurularak ilgili konularda bakanlıklarımızla karşılıklı istişare edilip koordinasyon içinde hareket edilmesi, ülkemizin geleceğe dönük sağlık ve gıda politikalarındaki başarısı için büyük önem taşımaktadır. Bu hususta gerek kurulumuz gerekse bakanlıklarımız hassasiyet göstermektedir. Kurullar ile bakanlıklar arasında bir rekabet ya da yetki karmaşası bulunmadığını özellikle vurgulamak isterim. Bakanlıklarımız tüm birimleri ve kaynaklarıyla kurulumuza her türlü veriyi sağlamaktadır. Bilhassa Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin Koca’nın ilk toplantımızdan itibaren bakanlığın teknik ve uzman insan gücü alt yapısını kurulumuza açmış olması ve TÜSEB Türkiye Sağlık Politikaları Enstitüsünün (TÜSPE) bilimsel ve teknik destek sağlaması bunun en güzel örneğidir. Biz kurul olarak yeni yönetim sistemimizin gerekleri doğrultusunda sağlık ve gıdayla ilgili konularda bürokratik yapı içerisinde vakit kaybetmeden hızlı bir şekilde, çok yönlü değerlendirme ve politika oluşturma çabasındayız.

Başkan vekilliğini yaptığınız kurulda üyelerin tamamı hem gıda hem de sağlık konularında birlikte mi çalışıyor, yoksa alt gruplar mı oluşturuldu? Üyeler arasında görev dağılımı var mı? Size tam olarak hangi görev düşüyor?

Kurul üyelerimizin alanında uzman, siyasetçi ya da bürokrat kökenli olması büyük bir avantaj. Ortak belirlediğimiz gündem maddeleri üyelerimizin uzmanlığı, ilgi alanı ve deneyimlerine göre paylaşıldı. Gündem konularında politika oluşturma süreci ilgili üyemizin moderatörlüğünde yürütülüyor. Konuyla ilgili olarak kurul toplantılarımıza davet ettiğimiz bakanlık, sivil toplum ve sektör temsilcileri ile akademisyenlerimizin katkıları sayesinde oluşturulan raporlar, kurul üyelerimizin onayıyla nihai hâlini alıyor. Bu aşamada farklı görüşler olması durumunda alternatif çözüm önerileri hazırlanmakta. Benim görevim, Sayın Cumhurbaşkanımızın vekili olarak tüm bu sürece liderlik etmek ve görev alanımıza giren ve kamuoyunu meşgul eden konularda araştırmaya ve kanıta dayanan en doğru ve en güvenilir şekilde bilgilendirilmesini sağlamak.

Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu ülkemizde 2003 yılından itibaren başarıyla uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programına nasıl bir katkı sağlayacak?

Bilindiği üzere Sağlıkta Dönüşüm Programının (SDP) temel bileşenleri planlayıcı ve denetleyici bir Sağlık Bakanlığı, herkesi tek çatı altında toplayan genel sağlık sigortası, yaygın, erişimi kolay ve güler yüzlü sağlık hizmet sistemi, güçlendirilmiş aile hekimliği, etkili ve kademeli sevk zinciri, idari ve mali açıdan daha verimli yönetilen sağlık kurumları, bilgi ve beceri ile donanmış yüksek motivasyonla çalışan sağlık insan gücü, sistemi destekleyecek eğitim ve bilim kurumları, nitelikli ve etkili sağlık hizmetleri için kalite ve akreditasyon, akılcı ilaç ve malzeme yönetiminde kurumsal yapılanma ve karar sürecinde etkili bilgiye erişim olarak belirlenmiştir. Reformların pek çok konuda, özellikle de vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerine erişimi noktasında oldukça başarılı olduğunu biliyoruz. Bu ivmeyi devam ettirebilmek için artık bir sonraki aşamaya geçmemiz, uzun dönemli başarılara odaklanmamız, nicelikten çok niteliğe yoğunlaşmamız ve sağlık reformlarını sürdürülebilir kılmamız gerekiyor. Gündemimize aldığımız sağlık konuları da SDP’nin bileşenleriyle paralellik göstermektedir. Örneğin birinci basamak sağlık hizmetleri ve aile hekimliği konusu Sağlık Bakanlığı, YÖK ve STK temsilcileri, akademisyenler ve alanda çalışan sağlık profesyonelleriyle birlikte kurulumuzda öncelikli olarak ele alındı. Mevcut yapının güçlendirilmesi ile birinci basamak sağlık kuruluşlarının ve aile hekimliğinin sağlık sistemimizin merkezinde konumlandırılması yönündeki politikaların geliştirilmesi ve desteklenmesi üzerinde görüş birliği sağlandı.

Sağlık hizmetinde önceliklerin belirlenmesinde nasıl bir yol haritası izlenecek? Kurul gündemindeki öncelikler neler?

Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında gerçekleştirilen kurulumuzun ilk toplantısından bu yana belirlediğimiz gündem maddeleri ile ilgili önemli bir gelişme yaşanması, kamuoyunu meşgul eden önemli konuların ortaya çıkması ve doğrudan Sayın Cumhurbaşkanımızca talimat verilmesi durumlarında söz konusu başlıklar öncelikli olarak ele alınıyor. Örneğin Sayın Cumhurbaşkanımızın, kurulumuzun ilk toplantısında sağlık alanındaki bilgiyi medya kanalıyla doğru bir şekilde vatandaşlarımıza ulaştırılmasının önemine işaret etmeleri üzerine bu konu Sağlık Bakanlığı, RTÜK ve medya temsilcileri ile akademisyenlerimizce kurulumuzda tüm yönleriyle istişare edildi. Sağlık ve medya okuryazarlığının artırılması, özdenetim ve iş birliği konusunda sağlık haber kaynaklarına, medyaya ve topluma yönelik politika önerilerimizi içeren rapor tamamlanmak üzere. Sağlık ve gıdanın ortak konusu olan biyoteknoloji alanında da Cumhurbaşkanımızın başkanlık edeceği bir kurul toplantısının hazırlıklarını sürdürmekteyiz. Ayrıca ilgili bakanlıklar, sektör temsilcileri ve akademisyenlerle yaptığımız görüşme ve toplantılar da gündemimizin belirlenmesinde önemli rol oynamakta. Örneğin en son gerçekleştirmiş olduğumuz birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi başlıklı toplantılarımızda, aşı reddi ve tereddüdü konusunun şimdiye kadar başarıyla yürütülmüş olan bağışıklama hizmetlerimiz için bir tehdit olabileceği gündeme gelmiştir. Bunun üzerine gündem maddelerimiz arasında yer alan aşı reddi ve tereddüdü konusunun acilen ele alınması gerekliliği doğmuştur.

Sağlıkta millileşme ve yerlileşme çalışmaları kapsamında Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu proaktif mi yoksa reaktif bir politika mı izleyecek? Başka bir deyişle sağlık ve gıda üzerine uzun vadeli planlar mı yapılacak yoksa ihtiyaca binaen politikalar mı belirlenecek?

Sağlıkta millileşme ve yerlileşme konusu kurulumuzda bakanlıklar, akademisyenler ve sektör temsilcileriyle birlikte tüm yönleriyle istişare ediliyor. Bu konuyla ilgili olarak uzun yıllar mesai arkadaşlığı yaptığım Sanayi ve Teknoloji Bakanımız sayın Mustafa Varank ile de geniş, kapsamlı ve verimli bir görüşme gerçekleştirdik. 1 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile politika kurullarına verilen görev ve yetkilere baktığımızda çok kapsamlı bir politika ve strateji oluşturma görevi ile birlikte uygulanan politikaları ve gelişmeleri izleme, aynı zamanda küresel rekabetin getirdiği ani değişimlere karşı da strateji ve politika önerileri geliştirme görevi verildiğini görüyoruz. Bu doğrultuda, makro düzeyde ve uzun vadeli politika belirleme sürecimizde, sağlık ve gıda gibi tüm toplumu doğrudan ilgilendiren bir alanda dünyadaki ve ülkemizdeki ani gelişmelere kayıtsız kalamayacağımız da açıktır.

Sağlık alanında yerlileşmenin uluslararası alanda nasıl bir yansıması olacak? Yerlileşme, sağlık harcamalarındaki verimliliği ne düzeyde etkileyecek? Sağlıkta millileşmenin ekonomimize yansımalarını kısa vadede görecek miyiz?

Sağlık hizmetinin en temel bileşenlerinden olan ilaçların ve tıbbi cihazların yerlileşme çalışmalarına hız verilmesi büyük önem arz etmektedir. Bilindiği üzere ilaç sektörünün yaklaşık %54’ü ve tıbbi cihaz sektörünün de yaklaşık %80’i ithalata bağımlıdır. Yerlileşme çalışmalarının uluslararası alandaki yansımalarının en güzel örneğini gördüğümüz savunma sanayi bizim için de büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Savunma sanayinde uygulanan ve başarıya ulaşılan Sanayi İşbirliği Programının (SİP) sağlık alanında da kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Uluslararası örnekler incelenip doğru yatırım ve politikalar uygulandığında Brezilya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin yerelleşme çalışmalarında başarı sağladıkları görülmektedir. Ülkemizin altyapısına bakacak olursak hem nitelikli personel hem de yerelleşme çalışmaları için siyasi destek bulunmaktadır. Yerelleşme çalışmalarına hız verilerek ülkemizde üretilemeyen ilaç ve tıbbi cihaz gibi ürünlerin üretilmesini sağlayacak yapılar oluşturularak dışa bağımlılık azaltılabilir. Bildiğiniz gibi bu konu bizzat sayın Cumhurbaşkanımız tarafından pek çok kez dile getirilmiştir. Bu kapsamda Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB), Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) gibi yapılarımızın ve yerli üreticilerimizin potansiyeli oldukça yüksek. Kurul toplantılarımızda hepimizi heyecanlandıran projelerini bizlerle paylaştılar. Bu kapsamda yeni inovatif ürünlere erken erişim ve ülkemizde üretilmesine yönelik çalışmaların desteklenmesine yönelik politika çalışmalarımıza ilgili paydaşların katılımlarıyla beraber başlamış bulunuyoruz. Öncelikli gündem maddelerimiz arasına alınan ve hayata geçirilmesiyle olumlu etkilerini kısa, orta ve uzun vadede göreceğimize inandığımız ilaç, biyoteknoloji ve tıbbi cihaz gibi ürünlerde yerlileşme ve millileşme çalışmaları sağlık harcamalarında sağlayacağı verimliliğin yanı sıra sağlık teknolojisinde dışa bağımlılığımızı da azaltacak en önemli atılımlardan biridir. Kurulumuzun sektörün sorunlarıyla yakından ilgilenmektedir. Karşılaşılan bürokratik engellerin kaldırılması ve katma değeri yüksek, stratejik ürünler için Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜSEB, TÜBİTAK, STK’lar ve sektörle iş birliği hâlinde hareket ederek ihracat hedefi olan üretimin desteklenmesi konularında bu kurumlarla fikir birliği içerisinde olduğumuzu söyleyebilirim.

Sağlık politikaları Sağlık Bakanlığının bütün faaliyet alanlarıyla ilgiliyken gıda konusu Tarım ve Orman Bakanlığının yetkileri arasında yer almıyor mu? Gıdanın da Sağlık Bakanlığıyla ilişkilendirilmesi planlanıyor mu?

Sağlık ve gıda konularında politika oluşturma sürecinde mevzuatla tanımlanan görevlerimiz gıda güvenliğinden bağımlılığa, tıbbi teknoloji ve ilaç sanayinden biyogüvenliğe kadar çok geniş bir alana yayılmış durumda. Dolayısıyla politika oluşturma sürecimizi Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı ile sınırlamak doğru olmaz. Kurul toplantılarımıza ele aldığımız konuya göre bu bakanlıklarımız dışında şimdiye kadar Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı da üst düzeyde davet edildi. Yine, bundan sonraki toplantılarımızda da konuyla ilgili bakanlıklarımız, kurumlarımız, akademisyenler ve sektör temsilcileri davet edilerek hep birlikte politika oluşturma çabası içinde olacağız. Kurulumuzun yapısı da zaten paydaşlarla birlikte ortak bir çalışma zemini yaratarak mevcut durumu ve sorunları tespit ederek çözüm önerileri geliştirmeye uygun tasarlanmış durumda.

“Bir tıp eğitiminin o ülkenin yaygın sağlık sorunlarından kopuk olmaması gerekir” görüşü hakkında ne düşünüyorsunuz? Kurulunuz ülkemizdeki tıp eğitimi ile alakalı çalışmalar yapacak mı? Uzmanlık eğitimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bunlar görev alanınıza giriyor mu?

Uzmanlık eğitimi ve müfredat konuları YÖK, üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulunun sorumluluğunda. Ancak tabi ki gündemimize aldığımız konulardan eğitim ve müfredat ile ilgili olanlar olduğunda, toplantılarımıza davet ederek kendilerinin bilgisine başvuruyoruz. Hatta yalnızca tıpta uzmanlık eğitimi değil örneğin sağlık iletişimi ve medya gündemini ele alırken sağlık ve medya okuryazarlığının artırılması konusunda üniversitelerle birlikte Millî Eğitim Bakanlığımıza da görev düştüğünden ötürü ilgili toplantıya MEB yetkilileri de davet edilmiştir. Bu konuda oluşturulan politika önerileri ilgili kurumlara iletiliyor ve takibi de yapılıyor.

Sağlık ve gıda politikaların belirlenmesinde paydaşlar ile bir araya gelecek misiniz? Bu kapsamda kurulunuz eğitim, toplantı veya çalıştay düzenleyecek mi?

Cumhurbaşkanlığı politika kurullarının mevzuat gereği paydaşlarla geniş çaplı istişareye dayalı olarak oluşturulduğunu ve işleyişin de bu şekilde sürdürüldüğünü ifade etmiştim. Bu bağlamda eğitim, toplantı veya çalıştay düzenlemek gibi bir görevimiz olmamakla birlikte düzenlenmesi yönünde ilgili kurumlara önerilerimiz olabiliyor.

Hasta ve çalışan memnuniyetinin sağlanmasını esas alan sağlıkta kalite standartlarının geliştirilmesi ve değerlendirilmesi için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

SDP sayesinde vatandaşımızın sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması yönünde elde edilen başarıya ek olarak hasta ve çalışan memnuniyetinin artırılması da oldukça önemlidir. Bu konu başlı başına bir gündem maddesi olarak kurul gündemimize alınmış olmakla birlikte sağlıkla ilgili diğer gündem maddelerimizin bir bileşeni olarak değerlendirilmektedir. Hizmet ağırlıklı bir sektör olan ve bu kadar emek yoğun hizmet sunulan sağlık hizmetleri alanında hasta ve çalışan memnuniyetinin ya da kalite standartlarının göz ardı edilmesi mümkün değildir. Ele aldığımız gündem maddeleri için oluşturduğumuz politika önerileri uygulamaya geçtikçe hem çalışan hem hasta memnuniyeti artacaktır. Bütün çabamız sağlık hizmetleri sunumundaki her basamakta vatandaşımızın ve çalışanlarımızın memnuniyetinin artırılması içindir. Cumhurbaşkanımızın hayali olan şehir hastaneleri bu amaca hizmet edecek en önemli oluşumlardandır. Bir süredir Ankara’da şehir hastanesine taşınma sürecini bizzat deneyimlemiş biri olarak hem çalışanların özverilerini ve motivasyonlarını hem de eski koğuş tipi hasta odalarından tek kişilik, sağlıklı ve konforlu hasta odalarına kavuşan hastalarımızın memnuniyetini gözlemleme fırsatı buldum. İnanıyorum ki şehir hastaneleri nitelikli yatak kapasitesi, beş yıldızlı otel kalitesindeki sağlıklı hasta odaları, fiziksel yapısı, donanımlı, yüksek teknolojili ve insan odaklı çalışma ortamı ile çalışanların motivasyonunu ve hasta memnuniyetini artıracak ve sağlık hizmet sunumumuza bambaşka bir boyut kazandıracak.

Sağlık sisteminde öne çıkan sorunlu alanlarla ilgili alt çalışma grupları olacak mı? Bunlara nasıl üye seçilecek?

Gündem konusunun moderatörlüğünü üstlenen kurul üyemizin yaptığı plan dahilinde diğer üyelerimizden gelen önerileri de dikkate alarak toplantılara konuyla ilgili bakanlıklar, kurumlar, STK’lar ve sektör temsilcileri ile akademisyenlerin katılımı sağlanıyor. Tüm bakanlıklarımız, kamu kurumlarımız, STK’lar ve sektör temsilcileri bu aşamada büyük katkı sağlıyor. Özel olarak alt çalışma grupları kurularak üye seçilmesi durumu söz konusu değildir.

Gıda kaynaklı hastalıklar ve doğurduğu sonuçların bütün dünyada giderek artması tüketicilerin endişelerini artırıyor. Kurul olarak sizin halk sağlığını olumsuz etkileyen gıdalarla mücadeleyi etkili hâle getirecek önerileriniz var mı? Gıda güvenliği için nasıl tedbirler alınmalıdır?

Gıda güvenliği meselesi Sayın Cumhurbaşkanımızın özel olarak hassasiyet gösterdiği konulardan biri. Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığının öncülüğünde dokuz bakanlık, sivil toplum kuruluşları, YÖK ve RTÜK temsilcilerinin katılımıyla Ulusal Beslenme Konseyinin oluşturulmuş olması memnuniyet vericidir. Kurul olarak şu an için daha makro düzeyde politikalara yoğunlaşmış olsak da bu çalışmaları yakından takip ediyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kurul çalışmalarına ne ölçüde katılıyor? Kendisini bilgilendirme görevini nasıl yerine getiriyorsunuz?

Bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız kurulların ilk toplantılarına bizzat başkanlık etti. Düzenli olarak da kurul başkan vekilleri ile toplantı yapıyor. Bu toplantılarda kurulların gündem maddeleri ile ilgili bilgi alıyor ve önerilerde bulunuyor. Ben de Sayın Cumhurbaşkanımızla birebir çalıştığım için kendilerine kurul çalışmalarımız hakkında sürekli olarak geri bildirimde bulunuyorum.

Yazının PDF versiyonuna ulaşmak için Tıklayınız.

SD (Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü) Dergisi, Mart- Nisan- Mayıs 2019 tarihli 50. sayıda sayfa 64-67’te yayımlanmıştır.