İstanbul Boğazı’ndan güncel verilerle bir yılda geçiş yapan gemi sayısı ~50 bin civarında olup; bu sayı, emniyetli geçiş sayısı olan 25 bin/yıl eşiğinin iki katıdır. Günümüzden 30 yıl sonra 70 bin/yıl’ın üzerine çıkacağı tahmin edilen trafik yoğunluklarında bugünkünden çok daha ciddi sorunlar yaşanması öngörülmektedir. Gemi trafiğinin yoğunlaşması ile Boğaz’dan geçiş yapacak gemilerin Boğaz girişlerinde 15 saate varan sürelerde beklemeleri gerekmekte ve Boğaz’daki seyir güvenliği olumsuz yönde etkilenmektedir. Büyük ekonomik kayıplara yol açabilecek söz konusu uzun bekleme sürelerinin önlenmesi, seyir güvenliğinin arttırılması ile çevre ve halk sağlığı risklerinin azaltılması maksadıyla İstanbul Boğazı’na paralel ikinci bir suyolu (Kanal İstanbul) yapımı projesi ülkemiz için hayati derecede önem taşıyan öncelikli bir “milli yatırım” olarak öne çıkmaktadır. Ulaştırma ve Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü ile Karayolları Genel Müdürlüğü Koordinatörlüğünde yürütülen Kanal İstanbul Projesi güzergâh alternatifleri araştırması çalışmaları sonucunda, incelenen 5 alternatif arasından, başta teknik ve ekonomik yapılabilirlik ile navigasyon güvenliği olmak üzere çok sayıda parametrenin dikkate alınmasıyla “Küçükçekmece – Sazlıbosna – Durusu (Terkos’un Doğusu) Koridoru (4 no’lu seçenek)” uygun güzergah olarak belirlenmiştir (Şekil 1).

Kanal İstanbul (K.İ.) için belirlenen 4 no’lu güzergâhın Marmara Denizi ve Türk Boğazlar sisteminin hidrodinamik yapısı ve su kalitesine muhtemel etkileri ile Terkos Gölü ve güzergâh üzerindeki akiferlerle etkileşim, kıyı boyu sediment taşınımı vb. hususların bütün boyutlarıyla kapsamlı olarak incelenmesini sağlamak üzere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü ile İTÜ Rektörlüğü arasında özel bir protokol düzenlenmiştir. Bu makalede, anılan protokol kapsamında ve sonrasında yürütülen çalışmalarda elde edilen bulgular özetlenmektedir.

Kanal İstanbul Projesi Kapsamında Yürütülen Çalışmalar

Kanal İstanbul Projesi ile ilgili olarak hidrodinamik, hidrolik, su kalitesi, kıyı boyu sediment taşınımı ve yeraltısuyu modellemesi olmak üzere 5 iş paketi altında yürütülen çalışmalardan ikisi aşağıda özetlenmiştir.

Hidrodinamik modelleme çalışmaları: Bu iş paketinin amacı, Kanal İstanbul’un yapımı durumunda Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’nın hidrodinamik yapısında ortaya çıkması muhtemel değişikliklerin ve alınması gereken çevresel önlemlerin belirlenmesidir. Bu kapsamda aşağıdaki hususların araştırılması öngörülmüştür:

– Marmara Denizi ve Türk Boğazlar sisteminin, mevcut su bütçesi ve iki tabakalı akım koşulları dikkate alınarak nümerik bir model ile ortaya konulması,

– Kanal İstanbul’un yapımı dolayısıyla, özellikle İstanbul Boğazı’nın hidrodinamik yapısında gözlenebilecek muhtemel değişimlerin, Kanal İstanbul’un hidrodinamik durumu ile belirlenmesi.

Bu maksatla, her iki senaryo için geniş alanlı hesap ağı ve uzun dönemli değişimler araştırılmıştır. Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi’nin büyük bir bölümünü içerisine alan geniş kapsamlı bir hidrodinamik hesap ağı üretilerek mevcut durum ve Kanal İstanbul sonrası senaryolar için 15 yıllık (2000-2015 dönemi) bir zaman sürecinde hidrodinamik modelleme yapılmıştır. Çalışmada, 6 aylık proje süresi boyunca, her iki senaryo için toplamda 30 yıl süreli modellemeye dayalı simülasyonlar gerçekleştirilmiştir.

Kanal İstanbul Projesi Hidrodinamik modelleme çalışmalarında 3 boyutlu modelleme imkânı sunan Delft3D yazılımı kullanılmıştır. Delft 3D yazılımı, Hollanda Deltares firması tarafından geliştirilmiş olan, birçok çalışma disiplinini ilgilendiren kıyı ve nehir çalışma alanlarında, akıntı, dalga, sediment taşınımı, su kalitesi, morfolojik değişimler ve ekolojik durum gibi araştırma konularında kullanılabilen bir yazılımdır. Delft3D, yoğunluk ifadesindeki sıcaklık ve tuzluluk parametrelerini zaman, mekân ve derinlik ile değişen şekilde kullanma imkânı sağlamakta olup zamanla değişen gelgit ve meteorolojik koşulları da göz önüne alarak, 3 boyutlu hidrodinamik modelleme yöntemlerinin uygulamasını mümkün kılan en gelişmiş yazılımlardan biridir. Yazılıma ait alt modüller Şekil 2’deki gibi özetlenebilir.

Yeraltı suyu modellemesi çalışmaları: Bu iş paketinde, Terkos Gölü civarında kanalın geçtiği güzergâh yakınlarında, yeraltı suyu akımı modellemesi ile gölden kanala veya kanaldan göle doğru muhtemel sızma durumlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmada, Terkos Gölü ve Kanal İstanbul arasında meydana gelebilecek farklı sızma senaryoları modellenmiştir. Bu senaryolar, oluşabilecek en riskli durumlar göz önünde bulundurulmak üzere başlıca 4 temel senaryo altında değerlendirilmiştir. Bu senaryoları şöyle sıralayabiliriz:

– Gölün maksimum su seviyesinde bulunduğu ve kanalın boş olması durumunda meydana gelebilecek muhtemel sızmalar (KI’un inşaat safhası),

– Gölde su seviyesi minimum iken kanaldan ve/veya Karadeniz’den göle doğru oluşabilecek sızmalar,

– Gölde su seviyesinin ortalama işletme seviyesinde ve kanalın boş (inşaat sırasında) veya dolu olması durumunda meydana gelebilecek sızmalar,

– Kanalın dolu olduğu durumda güzergâh boyunca mevcut olan akiferlere etkisi

KI güzergahındaki yerüstü suyu kaynaklarının projeden etkilenme durumu ile ilgili tespit ve değerlendirmeler de ayrıca sunulmaktadır. Bölgedeki sızmaların modellenmesinde 5 farklı yöntem kullanılmıştır. Bunların ilki su bütçesi yöntemi, ikincisi analitik yöntem, üçüncüsü iki boyutlu sonlu farklar yöntemi, dördüncüsü iki boyutlu sonlu elemanlar yöntemi (SEEP/W) ve beşincisi üç boyutlu sonlu farklar yöntemleridir (MODFLOW). Ayrıca proje alanında, Terkos Gölü ve KI arasındaki seviye ve yoğunluk farkı dolayısıyla deniz suyu – tatlısu girişimi de analitik yaklaşım ve MODFLOW modeli kapsamında incelenmiştir.

Kanal İstanbul’un Marmara ve Türk Boğazlar sistemine etkileri: Hidrodinamik modelleme çalışmasının yöntemi, adımları, çalışılan senaryolar ve elde edilen bulgular aşağıda özetle verilmiştir.

Kullanılan veriler: Deniz bilimleri alanında gerçekleştirilen modelleme çalışmalarında, modelleme alanı ve model amacına göre değişim gösteren oşinografik, hidrografik, meteorolojik ve hidrolojik girdi verileri kullanılmaktadır. Bu çalışma kapsamında model yapılandırma aşamasında kullanılan veri tipleri ve verilerin temin edildiği kaynaklar Tablo 1’de verilmiştir.

Kalibrasyon ve senaryo bazlı çıktıların elde edilmesi: Modelleme çalışmaları genel olarak; modelleme yöntemi seçimi, veri analizi, model yapılandırması, kalibrasyon, doğrulama ve tahmin adımlarını içermektedir. Bu çalışmada, Türk Boğazlar Sitemi’nin akış yapısının en uygun şekilde simülasyonunun gerçekleştirilebilmesi için sıcaklık ve tuzluluk parametrelerini içeren, zamana bağlı 3 Boyutlu Hidrodinamik Modelleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada izlenen adımlar Şekil 3’te verilen akış şemasında özetlenmiştir. Delft 3D HD Modelleme Çalışması İTÜ Ulusal Yüksek Başarımlı Hesap Merkezi (UHeM)’nde yürütülmüştür.

Mevcut Durum Senaryosu Modelleme Sonuçları

Bu çalışmada, mevcut Boğazlar sistemi için 2010-2018 yıllarını içeren 9 yıllık bir zaman periyodunda komşu denizler arası akış hacimleri elde edilmiştir. Elde edilen yıllık ortalama akımlar her iki boğaz için alt ve üst akım olarak Tablo 2’de verilmiştir. İstanbul Boğazı Karadeniz ve Marmara girişlerinde uzun dönem yıllık ortalama akış hacimleri üst/alt tabaka akımları sırasıyla 13347/6559 ve 13748/6982 m3/s olarak elde edilmiştir. Çanakkale Boğazı Marmara ve Ege Denizi girişlerinde uzun dönem yıllık ortalama akış hacimleri üst/alt akımlar için sırasıyla 24185/17498 ve 30654/23969 m3/s olarak tahmin edilmiştir.

Kanal İstanbul Sonrası Durumla İlgili HD Modelleme Çalışmaları

Mevcut sistem modeli üzerine, yapımı planlanan Kanal İstanbul projesi 2 farklı kesit tipi için dahil edilerek 2010-2018 yıllarını içeren 9 yıllık bir zaman periyodunda yeniden çalıştırılmıştır. Senaryolarda kullanılan ilk kanal kesiti 275m genişlik ve 21m derinlikte, 2. kanal kesiti 300m genişlik ve 25m derinliktedir.Mevcut sistemde olduğu gibi kanallı durum için gerçekleştirilen simülasyonlar sonucunda denizler arası geçiş akım hacimleri elde edilmiştir. Mevcut durum ve kanallı durum senaryoları için uzun dönem yıllık ortalama akımlar ile Kİ’nin boğazlardaki debi geçişleri üzerine etkileri Tablo 3 ve Tablo 4’te verilmiştir.

Model çıktıları incelendiğinde kanalın İstanbul Boğazı yıllık üst akım hacmini azaltırken, alt akım hacmini arttırdığı görülmüştür. Kanal 1 ve Kanal 2 senaryolarında İstanbul Boğazı’nın yıllık üst akım hacmi sırasıyla %14 ve %18 oranlarında azalırken, alt akım hacminde sırasıyla %20 ve %25 oranlarında artış meydana gelmiştir. Karadeniz ve Marmara Denizi arasında toplam su geçişi ise her iki yönde de artmıştır. Kanal 1 ve Kanal 2 senaryolarında Karadeniz’den Marmara Denizi’ne geçen yıllık ortalama akım hacmi sırasıyla %12 ve %17 oranlarında artarken, Marmara’dan Karadeniz’e geçen yıllık ortalama akım hacmi de sırasıyla %24 ve %33 oranlarında artmıştır.

Birinci kanal senaryosu (275x21m) için elde edilen yıllık ortalama su seviyeleri ve tuzluluk sonuçları kanalsız senaryo çıktıları ile alansal olarak karşılaştırılarak, kanal sonrasında mevcut sistemin yıllık ortalama değerlerindeki değişim elde edilmiştir. Bulunan sonuçlar kanal sonrasında İstanbul Boğazı Karadeniz girişinde su seviyesini yıllık ortalama 5 cm düşeceğini göstermektedir. Kanal sonrasında Marmara Denizi genelinde su seviyelerinde genel olarak 1 cm artış görülmüştür. Çanakkale Boğazı – Ege Denizi çıkışında ise su seviyelerinde bir değişim görülmemiştir.

Kanalın yıllık yüzey tuzluluğu üzerine etkileri Şekil 4’te verilmiştir. Tuzluluk değerlerinde, kanal çıkışında yaklaşık 2 ppt, kuzey kıyılar boyunca ve Çanakkale Boğazı’nda yaklaşık 1 ppt, Marmara Denizi genelinde ise yaklaşık 0,5 ppt’lik bir azalma görülmüştür. Marmara Denizi’nde 25 m’den daha derinde ise tuzlulukta önemli bir değişim görülmemiştir.

Kanal İstanbul’un Marmara Denizi Alt Tabakası Çözünmüş Oksijen Bütçesine Etkileri

Üst tabaka: Mevcut durumda Marmara Denizi’nin ~230 km3 hacimli üst tabakası (-25 m piknoklin ortası üstü) gerek fotosentez gerekse Karadeniz’den beslenme sebebiyle daima yüksek seviyede ÇO içermektedir. KI sonrası üst tabakaya Karadeniz suyuyla ÇO girişi daha da artacağı için, KI’nın, kısmi/sınırlı oranda birincil üretimi artışı hariç, ÇO bütçesini olumsuz yönde etkilemesi söz konusu değildir.

Alt tabaka: Marmara Denizi’nin ÇO bakımından asıl sorunlu kısmı, özellikle -40 m altındaki yüksek tuzluluk oranına sahip Akdeniz suyu içeren alt/dip kesimidir. Marmara Denizi dip kesimi morfolojik ve oşinografik olarak Karadeniz ile benzerlik göstermekte olup tarihsel süreçteki ÇO seviyesi < 2 mg/L düzeyindedir. Son yıllarda Çınarcık (Kuzey) Çukuru üzerindeki 45-C no’lu istasyonda yapılan ölçümlerde, özellikle -100 m’den daha derinlerde ÇO seviyesinin < 1 mg/L (min.0,5 mg/L)’ye düştüğü görülmektedir. Bu yüzden Marmara Denizi alt tabakası oksijen bütçesinin dikkatlice izlenmesi gerekmektedir:

Kanal İstanbul öncesi ve sonrası, Marmara Denizi alt tabakası çözünmüş oksijen bütçesi değişimi ile ilgili olarak Öztürk (2021)’de detaylı verilen hesaplamalar sonunda;

KI sonrası, Marmara Denizi alt tabakasındaki ilave ÇO ihtiyacının (veya tüketiminin);

0,22-0,20 = 0,02 (~%2)

0,31-0,28 = 0,03 (%3) maks. oranında artması beklenmektedir.

Kanal İstanbul’un Su Kaynaklarına Etkileri

Kanal İstanbul ile Terkos Gölü Etkileşimi: Bu çalışmada İSKİ ve KGM’den sağlanan verilerle Terkos Gölü ile Kanal İstanbul arasındaki etkileşim (sızmalar) çeşitli metotlar yardımıyla incelenmiştir. Ayrıca Kanal İstanbul tarafındaki kesimden Göle doğru tuzlu su girişimi (ilerlemesi) durumu ile Halkalı civarındaki Bakırköy akiferine muhtemel etkiler de değerlendirilmiştir.

Kanal İstanbul’un Yapımı Öncesi Dönemdeki Sızmalar: Mevcut durumda (kanal inşaatı yapılmadan önce) su bütçesi metoduna göre, İSKİ’den elde edilen 13 yıllık (Ekim 2002-Ekim 2015) veriler kullanılarak, Terkos Gölü’nden dışarı doğru en büyük sızma miktarı ~5,5 milyon m3/yıl olarak hesaplanmıştır. Bununla birlikte herhangi bir yıl dikkate alındığında gölden dışarıya doğru sızmaların ortalama 3 milyon m3/ yıl civarında kalacağı öngörülmektedir.

Kanal İstanbul’un Yapım Dönemindeki Sızmalar: Kanalın inşaatı sırasında (kanal boş iken) ortalama hidrolik iletkenlik katsayısı kort=1,53×10-5 m/s için çeşitli metotlarla hesaplanan en küçük sızma değeri analitik metotla 657.850 m3/yıl, en büyük değer ise SEEP/W modelinden ~2.756.800 m3/yıl olarak bulunmuştur. Ayrıca kanalın yapımı sırasında maksimum hidrolik iletkenlik katsayısı kmak = 3,05×10-5 m/s için çeşitli metotlarla hesaplanan en küçük sızma değeri analitik metotla ~1.310.000 m3/yıl, en büyük değer ise SEEP/W modelinden 5.495.570 m3/yıl olarak hesaplanmıştır. Terkos Gölü’nden kanala doğru, kanalın inşaatı sırasında (kanal boş iken) göl su seviyesinin bir yıl boyunca maksimum seviyede ve hidrolik iletkenlik katsayısının en büyük değerde olması durumda sızabilecek muhtemel en büyük su miktarı ~5,5 milyon m3/yıl olarak hesaplanmıştır.

Kanal İstanbul’un İşletme Dönemindeki Sızmalar: Kanalın işletimi sırasında (kanal su ile dolu iken) kort=1,53×10-5 m/s için çeşitli metotlarla hesaplanan sızma değeri ~201.000 – 421.000 m3/yıl arasında bulunmuştur. En küçük değer analitik metot, en büyük (kmak) değer ise SEEP/W modelinden elde edilmiştir. Ayrıca kanalın işletimi sırasında kmak=3,05×10-5 m/s için çeşitli metotlarla hesaplanan sızma değeri 401.000 – 840.000 m3/yıl arasında bulunmuştur. En küçük değer analitik metot, en büyük değer ise SEEP/W modelinden elde edilmiştir. Terkos Gölü’nden kanala doğru, kanalın işletme döneminde (kanal dolu iken) göl su seviyesinin bir yıl boyunca maksimum seviyede (4,50 m) ve hidrolik iletkenlik katsayısının en büyük olması durumda sızabilecek muhtemel en büyük su miktarı yaklaşık 0,84 milyon m3/yıl olarak hesaplanmıştır.

Kanal İstanbul’dan Terkos Gölü’ne Doğru Sızmalar: Göl su seviyesinin deniz su seviyesinden düşük olduğu durumlarda kanaldan göle doğru ters yönde bir sızma oluşabilecektir. Bu konuyla ilgili hesaplamalarda son 15 yılda gözlenmiş göl su seviyesi verileri incelenerek -0,20 m değeri esas alınmıştır. KI’un işletme döneminde Terkos Gölü’nün kanal su seviyesinden düşük olduğu durumlarda, göle doğru sızma miktarı kort=1,53×10-5 m/s için en düşük 5.425 m3/yıl ve en yüksek 8.120 m3/yıl olarak hesaplanmış. kmak=3,05×10-5 m/s için ise en düşük 10.810 m3/yıl ve en yüksek 16.200 m3/yıl olarak bulunmuştur. Kanal İstanbul’dan Terkos Gölü’ne doğru kanalın işletme döneminde (kanal dolu iken) göl su seviyesinin bir yıl boyunca minimum seviyede (-0,20 m) ve hidrolik iletkenlik katsayısının en büyük olması durumda sızabilecek muhtemel en büyük su miktarı 16.200 m3/yıl olarak hesaplanmıştır. Göl su seviyesinin -1 ve -2 m olması durumu son 15 yıldaki ölçümlerde tespit edilmemiştir. Ancak daha önceki yıllarda uzun süreli kuraklıklarda su seviyesinin -2 m’ye kadar düştüğü gözlemlenmiştir. Bundan dolayı kanalın dolu olması halinde göl su seviyesinin -1 ve -2 m olması durumları için de ayrıca modellemeler yapılmıştır. Bu durumundaki en büyük sızma değeri 218.870 m3/yıl olarak hesaplanmıştır. İstisnai ve olması istenmeyen (mümkün olmayan) bir durum olarak Terkos Gölü’nün tamamen kuruması durumu (-5,50 m kotu) da tetkik edilip oluşabilecek en büyük sızma miktarı -590.000 m3/yıl olarak elde edilmiştir. Bu değerler sadece kanaldan göle doğru olması beklenen sızmalardır. Karadeniz’den göle doğru oluşabilecek sızmalar bu çalışmada göz önünde bulundurulmamıştır. Özetle, Kanal İstanbul’un yapım (kanalın boş olması) ve işletme (kanalın deniz suyu ile dolu olması) durumlarında Terkos Gölü’nden kanala olması beklenen sızma miktarlarının sırası ile; 1,6-2,7 milyon m3/yıl (Terkos gölü yıllık su veriminin yaklaşık yüzde 1,1-1,9’u) ve 0,15-0,30 milyon m3/yıl (Terkos gölü yıllık su veriminin yaklaşık binde 1-2’si) olarak öngörülmektedir. Bu sonuçlar 3 farklı modelleme/hesap yönteminin (Analitik Yöntem, Seep/W modellemesi, Modflow modellemesi) birlikte değerlendirilmesiyle elde edilmiştir.

Kanal İstanbul’dan Terkos Gölü’ne Doğru Tuzlu Su Girişimi:

– +4,50 m su seviyesinde, kanaldan göle yatay mesafenin 1.275 m olduğu esas alınmakla, Ghyben-Herzberg yöntemi tatlı/tuzlu su arakesiti için 249,75 m derinlik verirken, Glover metodu ile 105,69 m elde edilmiştir.

– +0,50 m göl su seviyesi (kotu) için göle olan yatay mesafe X=1.275 m olduğunda Ghyben-Herzberg metodu ile 27,75 m ve Glover metodu ile ise 34,57 m arakesit derinlikleri bulunmuştur.

– Her iki metotla bulunan sonuçlara göre göl su seviyesi +0,50 m iken tuzlu su arakesit yüzeyi Terkos Gölü’ne kadar ulaşabilmektedir.

– Tuzlu su girişimi incelemeleri, Terkos Gölü’nün +0,50 m’den daha yüksek su kotlarında işletilmesinin, Kanal İstanbul ve Karadeniz kaynaklı tuzlu su girişimi açısından önem taşıdığını göstermektedir.

Kanal İstanbul’un Bakırköy Akiferi ile İlişkisi: Kanal İstanbul güzergahı Küçükçekmece ve Sazlıdere Barajı arasındaki kısımda, Bakırköy akiferini kesmektedir. Yoğun endüstriyel çekimlerle statik rezervi büyük oranda boşaltılmış durumdaki Bakırköy akiferini tuzlanmaya karşı korumak üzere, projede bu kesimde Kanal İstanbul enkesitinde sızdırmazlık tedbirleri alınması öngörülmüştür. Dolayısıyla, Kanal İstanbul Projesi sebebiyle Bakırköy akiferinde tuzlanmayı önleyici mühendislik tedbirlerinin alınması sağlanarak, İstanbul’un sınırlı yeraltısuyu rezervinin korunması emniyete alınmıştır.

Sazlıdere Barajı’nın Kaybı ve Yenişehir’in İstanbul’un Su Temin Sistemine Etkileri: Kanal İstanbul Projesi’nin İstanbul’un Su Temin Sistemi üzerindeki en olumsuz etkisi yıllık 55 milyon m3 su verimi olan Sazlıdere Barajı’nın kaybedilmesi ile Kanal İstanbul güzergâhında kurulacak 500 bin nüfuslu yeni bir şehrin su ihtiyacının karşılanmasıdır. Sazlıdere Barajı, İstanbul’un mevcut geliştirilmiş yıllık su rezervi olan ~2,6 milyar m3’lük kapasitenin 55/2600 ≈ %2,1’ine karşı gelmektedir. Sazlıdere Barajı, İstanbul Avrupa Yakası için önemli ve değerli bir su kaynağı olmakla birlikte, barajın devre dışı kalması İstanbul’un su temin sisteminde telafi edilemeyecek boyutta bir su açığı oluşturmamaktadır. Zira İstanbul’un 2040 yılı su ihtiyacı ~1,6 milyar m3 olup gelecekteki rezerv ihtiyaç oranı 2,6/1,6 = 1,625’tir. Ayrıca İstanbul’a yakın civardaki yeni kaynakların geliştirilmesi ile 2040 sonrası muhtemel su rezervinin 3,2 milyar m3/yıl’a çıkması mümkündür (Şekil 6).

Yeni şehir dolayısıyla ihtiyaç duyulacak azami brüt su ihtiyacının 0,200 m3/N.gün x 500.000 = 100.000 m3/gün civarında olması beklenir. Söz konusu su ihtiyacı ileri düzeyde arıtılmış atıksuların ~%30’unun mor şebeke üzerinden tuvalet sifon suyu olarak yeniden kullanımı ile ~70.000 m3/gün’e düşürülebilir. Atık su miktarı da, arıtılmış suların asgari %10’u yeşil alan sulamasında kullanılmak suretiyle, 60.000 m3/gün’e indirilebilir. Buna göre yeni şehrin İstanbul su temin sistemine net etkisi, 70.000 x 365 @ 26 milyon m3 olacaktır. Dolayısıyla Sazlıdere Barajı ile yeni şehrin İstanbul’un mevcut geliştirilmiş su rezervine etkisi, (55+26)/2600 @ %3,1 civarında olacaktır. Hükümetimiz, söz konusu su rezervi azalması etkisini gidermek üzere, İstanbul’un Avrupa Yakası’na ~200 milyon m3’ün üzerinde yeni depolamalı tesis yapımını planlamış bulunmaktadır.

Sonuç

Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı’nın seyir güvenliğini sağlamak, çevre ve halk sağlığı bakımından maruz kalınan riskleri en aza indirmek üzere geliştirilen, İstanbul Boğazı’na paralel alternatif bir su yoludur. Kanal ile planlanan diğer bileşenlerin oluşturduğu bu büyük proje demetinin, yap-işlet-devret modeli ile ~12 yılda kendisini finanse edeceği öngörülmektedir. İstanbul Boğazı’na göre seyir emniyeti bakımından 13 kat daha güvenli olan Kanal İstanbul ile yıllık gemi trafiği ~25.000 ile sınırlandırılarak, çok büyük ölçüde yabancı transit gemi kullanımına terk edilmiş ve kendi öz denizcilik faaliyetleri kısıtlanmış durumdaki İstanbul Boğazı’nın azami oranda İstanbullulara bırakılması sağlanacaktır. Önceki bölümlerde güncel somut verilere dayalı olarak açıklandığı üzere, ÇED Raporu’nda taahhüt edilen önlemler alındığı takdirde, Kanal İstanbul Projesi’nin ortaya atılan mesnetsiz ve sübjektif iddiaların aksine; Marmara ve Türk Boğazlar sistemi ile İstanbul’un Su Kaynakları ve Doğal Çevre üzerinde tolere edilemeyecek ve yönetilemez düzeyde hemen hiçbir olumsuz etkisinin olmayacağı görülmektedir.

Kaynaklar

Ahmed, K.A., Altunkaynak, A. (2019). Modeling Groundwater Flow And Seawater Intrusion in the Terkos Lake Aquifer due to Canal Istanbul Excavation, Arabian Journal of Geosciences (2020) 13:10, https://doi.org/10.1007/s12517-019-4983-y

Çiçekalan, B., Öztürk, İ. (2018). Tuna’nın Marmara Denizi Üzerindeki Hidrolik ve Organik Yük Baskıları, III. Marmara Denizi Sempozyumu Bildirileri ve Çalıştay Raporları, 72-91.

Erdik, T., Şen, O., Duricic Erdik, J., Ozturk, I. (2017). Long Term 3D Hydrodynamic Modelling and Water Surface Statistics in Marmara Sea, https://doi.org/10.1080/01490419.2017.1362082

KNI (2018). Kanal İstanbul Projesi Yeraltı Suyu Modeli Nihai Raporu.

Öztürk, İ. Erdik, T., Özger, M., Altunkaynak, A., Karpuzcu, M.E. (2016). Kanal İstanbul’un Marmara ve Boğazlar sisteminin Hidrodinamiği ile Su Kalitesine Etkilerinin Belirlenmesi Projesi, Nihai Rapor, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı.

Öztürk, İ. (2021). Bilimsel Veriler Işığında Marmara Denizi ve Türk Boğazlar sistemi Güncel 3D Hidrodinamik Modelleme, Su Bütçesi, İklim Değişimi ve Kanal İstanbul Etkileri (basılacak)

Sacu, S., Erdik, T., Stanev, E. M., Sen, O., Erdik, J. D., Ozturk, I. (2020). Hydrodynamics of Canal Istanbul and its Impact in the Northern Sea of Marmara Under Extreme Conditions, Ocean Dynamics, 70(6), pp. 745-758 https://doi.org/10.1007/s10236-020-01358-4

Sen, O. Sacu, S., Erdik, T., Stanev, E.V., Ozturk, I. (2020). Assessing the Potential Impacts of the Canal Istanbul on the Physical Oceanography of the Turkish Straits System (Under Review)

https://www.kanalistanbul.gov.tr/tr/hazirlik-sureci/alternatif-guzergah, (Erişim Tarihi: 15.07.2021).

Tablo 1: Kullanılan veriler

VerilerTemin edilen kaynak
BatimetriSeyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı
Tuzluluk değerleriCopernicus Marine
Sıcaklık değerleriCopernicus Marine
Su seviyesi verileriCopernicus Climate
RüzgarECMWF Era-Interim
Hava basıncıECMWF Era-Interim
Hava sıcaklığıECMWF Era-Interim
Bağıl nemECMWF Era-Interim
Bulutluluk oranıECMWF Era-Interim
YağışUluslararası literatürde yer alan veriler
BuharlaşmaUluslararası literatürde yer alan veriler
Nehir debileriGlobal runoff data center, Copernicus EFAS

Tablo 2: İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı yıllık ortalama akım değerleri (m3/s)

Yıllarİstanbul
Kuzey Üst
İstanbul
Kuzey Alt
İstanbul
Güney Üst
İstanbul
Güney Alt
Çanakkale
Kuzey Üst
Çanakkale
Kuzey Alt
Çanakkale
Güney Üst
Çanakkale
Güney Alt
201013951697714323738824442175203001423082
201114659579515356650427037182173491926107
201211731807711711808622728191852898225447
201313402627313894678723555165792961522636
201413945577614463630022707144802928721057
201513243668313622707924957186273191825593
201613425638513803679124345174442980322903
201711773731211901746322309180042843224130
201813993575614663644325588174293291324762
Ort13347655913748698224185174983065423969

Tablo 3: Mevcut durum ve kanallı senaryolarda yıllık ortalama akımlar (m3/s)

 İstanbul BoğazıKanalKD-MD arası toplam geçişÇanakkale Boğazı
ÜstAltÜstAltÜstAltÜstAlt
Mevcut Durum1334765591334765592418517498
Kanal 1 (275×21)11497787534522511494981262455217830
Kanal 2 (300×25)10934821846425181557787362473017991

Tablo 4: Kanalın geçiş akımları üzerine etkisi

 İstanbul BoğazıKD-MD arası toplam geçişÇanakkale Boğazı
 ÜstAltÜstAltÜstAlt
Kanal 1 (275×21)-14%20%12%24%2%2%
Kanal 2 (300×25)-18%25%17%33%2%3%

Şekil 1: Kanal İstanbul güzergâh alternatifleri (Kaynak: www.kanalistanbul.gov.tr)

Şekil 2: Delft3D yazılımı alt modülleri

Şekil 3: Çalışmanın akış şeması

Şekil 4: Kanalın Boğazlar sistemi yıllık yüzey tuzluluğuna etkisi (ppt) (Sacu, vd., 2020)

Şekil 5: KI Dolayısıyla Marmara Denizi alt tabakasında beklenen ÇO tüketimi değişimi

Şekil 6: İSKİ’nin İstanbul için Öngördüğü Su Arz-Talep Projeksiyonu (IMC, 1999)

SD (Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü) Dergisi GÜZ 2021 tarihli, 60. sayıda sayfa 74-79’da yayımlanmıştır.