Bundan yaklaşık 4 yıl kadar önce, 13 Ekim 2006’yı 14 Ekim 2006’ya bağlayan gece yarısı İstanbul’da bu dünya hayatını nihayetlendirdiğinde, ardında yüzlerce beste ve bir o kadar da talebe bıraktı. Bir de udu, ardında yetim kaldı…

Dünyaya geliş gayesinin idraki içinde, yaratıcının ona bahşettiği yetenekleri bihakkın kullanarak hem mûsikîde hem de binlerce dinleyicinin gönlünde önemli bir yer sahibi olan, rahmetli Selâhattin İçli’ye özlemle bu satırları kaleme alıyoruz ve mûsikîye adanmış 83 yıllık bir ömrün serencamını bir kez de buradan aktarmak istiyoruz.

Çocukluğu ve eğitim hayatı

Babası İbrahim İçli ve annesi Zekiye İçli’nin üç çocuğunun en büyüğü olarak 6 Ekim 1923’te İstanbul Beşiktaş’ta doğdu. Nimet ve Ümran adında iki kız kardeşi bulunan Selâhattin İçli, 1927 yılında babasının Susurluk Borasit Madeni’nde görev alması sebebiyle ilkokulu Susurluk’ta, ortaokul ve lise eğitimini yatılı olarak Balıkesir’de tamamladı. 1949 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezuniyetini 1950 yılında terhis olduğu askerlik vazifesi izledi. Askerliğinin akabinde 1953 yılından 1981 yılına kadar memleketin pek çok yerinde doktorluk mesleğini icra etti. 1981 yılında İstanbul Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesi’nde başhekim yardımcılığı görevinden ayrılarak İstanbul Devlet Türk Mûsikîsi Konservatuvarı’nda sanatçı öğretim görevlisi ve başkan yardımcısı olarak göreve başladı. Konservatuvarın, İstanbul Teknik Üniversitesi’ne bağlanmasıyla 1986 yılında profesörlük payesi aldı ve konservatuvar kompozisyon bölümü başkanlığına getirildi. Yaş haddinden emekliye ayrıldığı güne kadar bu görevi sürdüren İçli, emekliliği sonrasında ders saat ücretli olarak konservatuvardaki hocalığına devam etti ve ömrünün sonuna kadar bu görevini sürdürdü.

Müzik, eğitim ve sanat hayatı

Selâhattin İçli, Neyzen İhsan Bey’in hocalığını yaptığı Beşiktaş Mûsikî Kulübü’ne devam eden babası İbrahim Bey’in ve İbrahim Bey’le amca çocukları olan ünlü bestekâr Şerif İçli’nin mûsiki ikliminde mûsikîye aşinalığını arttırmakta ve ilk bestesini 17 yaşında yapacak seviye ve bilgiye kısa zaman zarfında erişmektedir. İlk şarkının güftesini, Faruk Nafiz’in “Ah eden kimdir bu saat kuytuda” mısralarıyla başlayan “Hıyâbân” isimli şiirinden seçmiş ve Hüseyni makamında bestelenmiştir. Fakat bu beste çalışmalarının temelinde, 12 yaşından önce edinmeye başladığı usul ve makam bilgilerinin etkisi vardır ve bu durum oldukça önemlidir. İlerleyen yıllarda mûsikî konusunda feyz aldığı kişilere Ekrem Karadeniz ve ünlü tanbûri–bestekâr Selâhattin Pınar’ın da eklenmesiyle, özellikle bestecilik konusunda fikir ve seviyesi oldukça gelişme göstermiştir. Müzikte bestecilik yönünü seçmiş olan Selâhattin İçli, bunun yanında kalemi kuvvetli bir müzik yazarıdır. Bu yönünü çeşitli dergi, gazete ve ansiklopedilerde neşredilmiş, 400’ün üzerinde yazısından anlıyor ve bir bestecinin bu engin fikir dünyasından birkaç örneği sizlere sunmak istiyoruz.  

Düşünceleri

“İnsan ve müzik” isimli yazısından… *

“İnsanın vasıf dokusuda diyebileceğimiz şahsiyetinin geliştirilmesinde müziğin yeri büyük önem taşır. Vasıf özellikleri tamamıyla ruhî alanı ilgilendiren bir konudur.

Müzik, ruhî sahada uyarmalarla insanın davranış ve tepkilerini; aşağıda kısaca sayacağımız şu duygu yönlerinde etkiler. Huzur, sükûn, neşe, itaat, tahayyül, aşk hüzün, melâl, huzursuzluk, hiddet, çılgınlık, isyan, avârelik, v.s.

Tarih içinde özellikle Türk Müziği’nin, insanı sağlam bir karaktere ve dengeli hassas ruhî gelişmeye yönlendiren vasıfta olduğunu ve bunun belgelerle de değerlendirildiği bir vakıadır.

Müzik, hayati faaliyetlerin ekmek su gibi ana maddesidir. Biz bu aç, gelişmeye muhtaç bir varlık olan çocuklarımızı beslemek yerine, onlara gıda maddelerinin adını öğretiyoruz. Küçük yaştan itibaren iyi bir müzik terbiyesi almış kişi, dengeli ve seviyeli bir karaktere, ahlaka sahip olabilmenin önemli temel unsurlarından birini elde etmiş demektir…”

“Beceri, Acaiplik, Sanat” isimli yazısından… *

“O halde sanat nedir? Tek kelime ile ifâde edersek: Bu yaratıcılıktır. Bu yaratıcılık, kuralların ve doğruların üzerinde seyreden bir olaydır. Doğruların kuralların üzerinde amma onlardan başka bir boyutta; lâkin seviyesi onlardan aşağı olmayan doğrular, yaratılanlardan elde edilen sonuç ve kurallar. Sanat ise güzeli yaratmaktır. Güzelliği inceleyen bilim “Estetik”’in tarifi ve amacı içerisinde şu düşünceler yer alır: Denge, oran, iyilik, doğruluk, duygu, güzeli düşünme ve ahlak…”

Dr. Selâhattin İçli bestelerinde, güftelerin anlamını ortaya çıkaran alışılmadık müzik cümleleri ve ritmik yapılarıyla kendine has anlayışını başka bestekârlardan kolayca ayrılacak şekilde ortaya koymuştur.

En sevilen ve bilinen eserlerinden bazıları:

Nikriz Şarkı (destan)

(Güfte: Hasan Kaya Manioğlu)

Bir destan dolaşır Bolu dağının dumanında rüzgârında..

Kürdîlihicazkâr Şarkı

(Güfte: Hüceste Aksavrın)

Bir sabah bakacaksın ki bir tânem ben yokum

Rast Şarkı

(Güfte: Sedat Ergintuğ)

Bırak böyle kalalım bir dargın bir barışık

Rast Şarkı

(Güfte: Atıf Kahrman)

Çoktan beri bir kız tanırım ben Sarıyer’de

Hüseynî Şarkı

(Güfte: Hüceste Aksavrın)

Zeytin gözlüm sana meylim nedendir

Kürdîlihicazkâr Şarkı

(Güfte: Cansın Erol)

Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir

Dr. Selâhattin İçli eserleriyle aramızda olmaya devam edecek.

* 50. Sanat Yılında Selâhattin İçli, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Yayınları, Sayfa; 3-4

Mart-Nisan-Mayıs 2010 tarihli SD Dergi 14. sayıdan alıntılanmıştır.

Yazının PDF versiyonuna ulaşmak için Tıklayınız.