Dr. Tayfun Acarer

Dr. Öğretim Üyesi İnci Zaim Gökbay

Çocukların toplumda bireysel yaşamlarını refah içinde sürdürmesi, korunması ve geliştirilmesi açılarından yeni yaklaşımlar ve standartlar getiren Çocuk Hakları Sözleşmesi; çocukların yetiştirilmesinde toplumun, devletin ve ailelerin sorumluluklarını yeni ilke ve standartlarla açıklamaktadır. Bu ilke ve esaslarda temel hedef, çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak geliştirilmesi ve nitelikli insan yetiştirilmesidir. Nitelikli insan; yaşam evrelerini sağlıklı şekilde tamamlayan, toplumsal düşünce sistemi içinde kendine yer bulan, sorumluluk duygusu olan, karşılaştığı olumlu ve olumsuz koşulları analiz ederek sentezleyen ve çözüm önerisi sunan ülke kalkınmasında oldukça önemli kişidir. Bireyin niteliğinin arttırılması için aile, eğitim ve fiziksel çevre evreninde doğru uyaranlarla yoğurulmuş olması gerekmektedir. Göç, yoksulluk, sosyoekonomik eşitsizlikler, aidiyet ve dayanışma duygusunun zayıflaması, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sosyal güvencesizlik, aile içi sağlık sorunları, şiddet, ihmal, istismar, çocuk işçiliği, suça sürüklenme, madde ve davranış bağımlılığı çocuklar ve gençler için önemli risk faktörleridir. Çocuğun iyi olma hâlinin sağlanması, gelişimini olumsuz etkileyebilecek risklerden korunmasını sağlayacak hizmetlerin güçlendirilmesini gerektirir. İngiltere’de yapılan “Gençlik Yaşam Tarzı” projesi gibi dünyada yapılan önlemeye dayalı çalışmalarda ve proje ekibi tarafından yürütülen çalışmalarda çocuğa bizzat yapılacak iyileştirmeden ziyade çocuğu riskli davranışları oluşturmaya ve buna bağlı olarak suçun bir parçası olmaya (mağdur veya hükümlü) iten nedenlerin iyileştirilmesinin en etkili yöntem olduğu görülmüştür. İstanbul Kalkınma Ajansı 2014 Mali Destekleri kapsamında “Hayata Bir Çocuk, Bir Çocuğa Hayat” projesi uygulamaya geçirilmiştir. İstanbul’un bir ilçesinde gerçekleştirilen projede 8-18 yaş aralığındaki çocuk ve gençler ele alınmıştır. Matematiksel modele dayalı öngörme ve bireysel önleyici hizmet modeli ile tarama, erken belirleme ve rehabilitasyona yönlendirme amaçlı, toplum temelli ve bütüncül şekilde tasarlanmış ikincil ve üçüncül önleme müdahalelerin geliştirilmesi ve uygulanması amaçlanmıştır.

Proje Basamakları ve Sonuçları

1)Proje Faz-1 Matematiksel Öngörme Modelinin Kurulması

Çocuk ve ergenlerin suça sürüklenmelerinde önemli olan istenmeyen durumun ortaya çıkmasının engellenmesi ve bunu oluşturan nedenlerin tespit edilmesidir. Bu durum projede kısaca öngörme modeli olarak tanımlanmaktadır. Öngörme ölümcül bir hastalıktan korumak için bebeklere aşı yapmak ile aynı koşul altında değerlendirilebilir. Anne karnında başlayan yolculuktan ölüm anına kadar gerek biyolojik mirasımız gerek ailesel ve çevresel etkilerle edindiğimiz kültürel mirasımız olaylara karşı oluşturacağımız davranış biçimlerinin oluşmasında etkilidir. Aile, çevre ve eğitim ortamlarında benzer uyaranlara maruz kalan bireylerin gelen bir başka uyarıya verebileceği tepki belirli bir sınır içinde kalacağı çıkarımıyla öngörülebilir. Teknolojinin gelişimi yapay zekâ derin öğrenme algoritmalarının verilerin analizinde kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Böylece büyük verinin içerisinde benzer olan yolların bulunmasıyla her olayın oluşmasına ilişkin öngörme yapılabilir. Bu projenin öngörme modelinin oluşturulması için alınan özel izinlerle hükümlü bireyler üzerinde klinik psikologların birebir görüşmeleri ve literatürde geçerliliği kabul edilen standardizasyonları yapılmış ölçme ve değerlendirme araçlarının kullanımıyla araştırmalar yapılmıştır. Elde edilen veriler analiz edilerek benzerlikler bulunmuş ve bir matematik modeli oluşturulmuştur. Modelin etkinliği, alınan izinle denetimli serbestlik altında olan bireylerle sınanmıştır.

2)Proje Faz-2 Matematiksel Önleyici Modelinin Kurulması

İstanbul ilinde seçilen pilot ilçede disiplin suçu almış ve/veya disipline aykırı davranış göstermiş olan çocuklar, ailelerinden ve Millî Eğitim Bakanlığı İlçe Müdürlüğünden alınan izinlerle sınanmıştır. Hükümlü bireylerin içinde bulundukları aile ortamı, fiziksel çevre, akran ilişkileri ve eğitim ortamları incelenmiştir. Uyaranlar açısından %80’in üzerinde benzerlik gösteren çocuklar, bağlanım algoritmalarına dayalı sınıflandırmalarla kuklamı yaparım hikayemi yazarım (8-11 yaş), Jonglörlük (10-14 yaş), Beden Perküsyon (11-15 yaş), Geri Dönüşüm (8-18 yaş), Tarih Dede (8-11 yaş), Graffiti (14-18 yaş) ve Kürek (16-18 yaş) atölyelerine önleyici hizmetler kapsamında yerleştirilmişlerdir. Sekiz ay süren atölyeler grup terapi ve ihtiyaç hâlinde aile üyelerinin de katıldığı bireysel terapilerle desteklenmiştir. Proje sonunda yapılan aynı ölçme araçlarına verilen tepkiler %80 dolaylarından %50’nin altına inmiştir. Hatta kürek atölyesine okuldan atılmak üzereyken dahil olan gençlerden çeşitli kulüplerde profesyonel sporcu olup okullarını başarıyla tamamlayan ve ülkemizi başarıyla temsil edenler bulunmaktadır.

3)Proje Fazlarında Kullanılan Ölçme-Değerlendirme Araçları

Öngörme ve önleyici modüllerin verileri, alanında uzman psikiyatrist ve psikologlar tarafından alınmakta, denetlenmekte ve yorumlanmaktadır. Projeye dahil olmanın birinci ve en önemli adımı bir eylemi kasten ve planlayarak gerçekleştirebilecek zekâ seviyesinde olmaktır. Bu nedenle her katılımcıya zihinsel gelişim düzeyinin yaşıyla orantılı olduğunu gösteren standardizasyonu yapılmış testler uygulanmaktadır. İkinci aşamada birebir klinik psikologla sohbet ortamında yarı yapılandırılmış aile, fiziksel çevre ve eğitim ortamda hangi etkilere maruz kaldığını analiz eden bir anemnez uygulanmaktadır. Son adımdaçocukluk çağı travma ölçümü, psikosomatik belirtileri ve karakter yatkınlıklarını analiz edildiği ölçme araçları kullanılmaktadır. Tüm veriler matematiksel model ile analiz edilerek riskli davranılı suça sürükleme potansiyel sayısı belirlenmektedir. Şu ana kadar proje kapsamında elde edilen 1000 anlamlı veri setiyle matematiksel model kurulmuştur.

Sonuç olarak hâlen saha çalışmalarıyla devam edilen bu ve buna benzer yapay zekâ algoritmaları gelecekte, hayatımızda öngörme ve destekleme modülleriyle karar vermeye dayalı birçok alanda hayata kolaylık kazandırmaya adayken aynı zamanda olumsuz gerçekleşecek ihtimallerin bertaraf edilmesinde de ilgili uzmanlara destek sağlayacaktır. Birçok ölümcül hastalık öngörüye yönelik tespitlerle var olmadan önlenecektir. Yatkınlık ve kapasite çocukluk çağından itibaren izlenerek daha sağlıklı ve nitelikli bir yaşam döngüsünün sağlanmasında yardımcı kaynak olacaktır.

Kaynaklar

Cleveland, H. H., ve Wiebe, R. P., 2003, The Moderation of Adolescent-to-peer Similarity in Tobacco and Alcohol Use by School Levels of Subtance Use, Child Development. 74 (1): 279–291.

Donovan, J. E., 2005, Problem Behavior Theory. Encyclopedia of Applied Developmental Science, 2: 872–877.

Jessor, R., Turbin, M. S., Costa, F. M., Dong, Qi, Zhang, H. ve Wang, C., 2003, Adolescent Problem Behavior in China and United States: A Cross-national Study of Psychosocial Protective Factors, Journal of Research on Adolescence, 13 (3): 329–342.

Kokkevi, A., Richardson, C., Florescu, S., Kuzman, M., ve Stergar, E., 2007, Psychosocial Correlates of Subtance Use in Adolescence: A Cross-national Study on Six European Countries, Drug and Alcohol Dependence, 86: 67-74.

Kreiter, S. R., Krowchuk, D. P., Woods, C. R., Sinal, S. H., Lawless, M. R. ve Durant, R. H., 1999, Gender Differences in Risk Behaviors among Adolescents who Experience Date Fighting, Pediatrics, 104 (6): 1286-1292.

Lindberg, L. D., Boggess, S., Porter, L. ve Williams, S., 2000, Teen Risk Taking: A Statisticasl Portrait, http//search.ebscohost.com (Erişim Tarihi: 15.02.2007).

Sienbenbruner, J., Timmer-Gembeck, M. J., ve Egeland, B., 2007, Sexual Partners and Contraceptive Use: A 16 Year Prospective Study Predicting Abstinence and Risk Behavior, Journal of Research on Adolescence, 17(1): 179-206.

Siyez, D. M., 2006, 15–17 Yaş Arası Ergenlerde Görülen Problem Davranışların Koruyucu ve Risk Faktörleri Açısından İncelenmesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi: İzmir, 138

Smith, M. L., 2001, Adolescence: Change and Continuity-peer Pressure, www. yahoo.com/bin/search (Erişim Tarihi: 16.09.2007).

SD (Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü) Dergisi, Mart- Nisan- Mayıs 2019 tarihli 50. sayıda sayfa 58-59’da yayımlanmıştır.