İnsanlığın yeryüzü serüveni, şeytanın dezenformasyonu sebebiyle cennetten kovulması ile başlar. Hiç bir şey bilmeyen bir bebek olarak başlayan hayat yolculuğumuzda hedefimiz, bilge (kâmil) insan olabilmektir. Bilgi ve haber, bu yolculuğun en değerli araçlarıdır. Hatanın, maliyeti daima yüksektir. Tarihin sayfaları, yanlış bilginin ve haberin ortaya çıkardığı ağır toplumsal bedeller ile doludur. Günümüzde haberin içeriği, haberin yayılma hızı ve habere ulaşma yöntemleri çok hızlı değişmektedir. İnternet ve dijital teknolojilerin yaygınlaşması ile, bir kamera ve internet bağlantısına sahip olan herkes habercilik yapabilmektedir. Yurttaş gazeteciliği adı verilen bu süreç, haberciliği medya şirketlerinin tekelinden çıkarması açısından olumlu karşılansa da yalan, yanlı ve yanlış haber ve bilgi açısından sorunu azaltmamış, sadece biçimini değiştirmiştir. Sıradan bireylerin hazırladığı haberin, profesyonel haberciler gibi teyit imkânına sahip olmaması, etik ve hukuki kısıtlamalarının bulunmamasıyla, pek çok yanlış bilginin oluşmasına yol açmaktadır. Bazen de trol denen kişi ya da organizasyonlar, yanlış bilgi oluşturma, gerçek bilgileri ve gözlemleri yanlış yorumlar ve yalanlarla karıştırmak yahut gerçek bilginin sadece bir kısmını vermek suretiyle, bilgiyi çarpıtarak kasıtlı olarak da dolaşıma sokabilmektedir. Avrupa Konseyi, yayımladığı bir belgede bilgi kirliliğini üç farklı ifade ile tanımlamaktadır; disinformation, misinformation, malinformation (2-3). Bu yazıda, daha genel olması nedeniyle tüm yalan, yanlı ve yanlış bilgilendirmeler için dezenformasyon ifadesi kullanılacaktır. İnternet ve yeni medya mecralarında denetimsiz ve anonim paylaşımlar sebebiyle, bilgi kirliliği ve çarpıtılmış haberler had safhaya ulaşmış durumdadır. Yanlış bilgilerin gerçeklerden daha hızlı yayıldığı bu mecralarda, kullanıcıların bilginin doğruluğunu ya da yanlışlığını öğrenmesi gitgide zorlaşmaktadır (3). Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmaya göre sosyal paylaşım platformu Twitter’da yanlış haberlerin doğru haberlerden daha hızlı bir şekilde yayıldığı ve görece daha büyük oranda paylaşıldığı ortaya konulmuştur (3). Dezenformasyonun, eğitim düzeyi düşük toplumlarda daha sık uygulandığı ve sonuç verdiği ifade edilmektedir.
Siyaset ve İletişim
Siyasi partiler, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, çıkar grupları, medya ve seçmenler siyasetin aktörüdür. Siyasetin ve siyasetçinin temel gayesi, siyaset sahnesinde var olma, uzun süre varlığını sürdürme ve iktidara ulaşmadır. Siyasal alanda var olmanın en temel şartı algılanmaktır. Doğru ve istendiği gibi algılanmanın yolu iletişimin doğru yönetimiyle mümkündür. Siyasetçilerin, iletişimdeki hedefleri siyasal alanda itibarlı olmak, insanları kendi tarafında harekete geçirmek ve rakibi itibarsızlaştırarak kamuoyunda desteğini azaltmaktır. Siyasi yapılar; kamuoyu beklentilerinin ölçümlenebilmesi, iletilen siyasal mesajların etkinliğinin ve kalıcılığının artırılması, kanaat önderlerinin etkilenmesi, geri besleme kanallarının tesisi ve gündem oluşturabilme yeteneğinin artırılmasıyla iletişimi etkili yöneterek rakiplere karşı avantaj sağlamaktadır (4). Yeni iletişim mecraları ve sosyal medya, siyasi aktörlerin daha geniş kitleye ulaşabilmesine ve etkileşim sağlamasına imkân vererek, siyasetçi toplum iletişimini kolaylaştırmaktadır. Ancak siyaset alanındaki sert rekabet, bilginin çeşitliliği, değişim hızı, küresel aktörlerin sıradan seçimlere bile müdahalesi söz konusu olunca siyasal iletişimde bilginin, haberin değeri azalmış ve etkisinin yönetimi zorlaşmış, algı yönetimi daha da öne çıkmıştır. Siyasette gerçek anlamda güvenilir ve itibarlı olmak gibi kavramlar önemli olsa da bu kavramların algısı gerçeğinden çok daha önemli hale gelmiştir. Hedef kitlenin değerleriyle ve kültürüyle uyum içinde olduğunu göstermek, beklentilerin üzerinde pozitif yaklaşım sergilemek, yalın, farklı, sonuç odaklı, gerçek hayatın içinden bir profil oluşturmak, düşüncelerden çok duygulara hitap etmek, nitelikli görselliği yeteri sıklıkta tekrarlamak, algının doğru yönetimi ve başarı şansını artırmaktadır (5).
Sağlık ve Dezenformasyon
Sağlık kavramının karşılığı ve sağlığın algısı da her geçen gün değişmektedir. Modern zamanlar, beden kullanımımızı yönlendirmiş, bir tüketim nesnesi haline dönüştürmüş bulunmaktadır. (1) Güzel bir gülümseme, düzgün beyaz dişler, iyi görünmek ve giydiğini yakıştırmak için fit vücutlar, spor salonlarında geçirilen saatler, diyetler ve plastik cerrahi işlemleriyle, sağlıklı birey kavramı, modanın tarifine uygun bir beden ve zindelik haline gelmiştir. Sağlık ve sağlıklılık kavramı tıbbın bir konusu olmanın yanında, sosyokültürel sosyolojinin de en güncel konusu haline gelmiştir. Bu çarpıklıkta en büyük pay, kar ve reyting kaygısıyla bilginin tüketiciler aleyhine işletilmesine aracı olan medyaya aittir. Ancak tek suçlu medya değildir. Kavram olarak sağlık ve sağlık ürünlerinin, toplumsal gündemde ön sıralara geçmesi ve ilgi görmesi, her ürünün ve her konunun sağlıkla ilgisi üzerinden gündem ve pazarlama konusu olmasına da yol açmıştır.
Örneklerle Sağlıkta Dezenformasyonda Siyasetçi Rolü
Toplumun gündemini yakalamak zorunda olan siyasetçi, sağlık gündemine de dâhil olmaktadır. Siyasal alanda algı, bilgiden daha önemli olunca, işin içine popülizm de girince işler karışmaktadır. Bunun en güncel örneklerinden biri İtalya’daki aşı tartışmalarıdır. İtalyan 5 Yıldız hareketi kendini bir siyasi parti olarak nitelememektedir. Geleneksel medyaya tepkili olan 5 Yıldız, örgütlenme ve iletişim için interneti tercih etmektedir. Hareket, “popülist” politikalarıyla bilinmekte ve internette sahte haberlerin yayılmasıyla bağlantılı olmakla da suçlanmaktadır. 5 Yıldız, zorunlu aşı karşıtı politikaları savunmaktadır ve aşı karşıtı bilgilerin yayılmasına katkıda bulunduğu iddia edilmektedir. 5 yıldız hareketinin aşı karşıtlığının bilimsel bir tercih ve yaklaşım olmaktan ziyade toplumsal gündemde var olma, seçmenle duygudaşlık sağlama amaçlı, sağlık gündemini kullanma gayesi daha çok öne çıkmaktadır. 2017 yılında zorunlu aşılama programını uygulamaya koyan rakip siyasi partileri yıpratma amacı da göz ardı edilmemelidir. İktidar olur olmaz aşılama zorunluluğunu kaldırması ve İtalya’da aşı karşıtı söylemlerin yayılmasının da etkisiyle, aşılama oranları düşmüştür. İtalya’da kızamık vakaları 2017’de 6 katına çıkarak 5 bine yaklaşmış, 4 kişinin de hayatını kaybetmesi ile sonuçlanmıştır (6). Halbuki kızamık, ciddi bir sağlık sorunu olup, kızamıklı çocukların %10’unda hastane yatışlı tedavi gerektirmekte, yaklaşık %2’si hayatını kaybetmekte, %3’ünde ise beyin hasarı oluşmaktadır. Aşı karşıtı hareket ABD’de daha fazla etkilidir. 1964-1965 yıllarında ortaya çıkan kızamıkçık epidemisinde 12,5 milyon Amerikalı enfekte olmuş, 2 bin bebek ölmüş ve 11 bin düşük görülmüştür. WHO aşılama izlem raporlarına göre 2009 yılında doğrulanmış vaka sayısı 71’e düşmüşken, aşı karşıtı eğilimler sonucu 2019’da doğrulanmış vaka sayısı yeniden bin 234’e çıkmıştır (7). Ülkemizde de aşı karşıtı eğilimler artmaktadır. Mahkeme kararlarıyla aşılama için aile onayı zorunluğu gelmesi sonucu, 2011’de 183 olan aşı reddeden aile sayısı 2017’de 23 bin 600’e ulaşmıştır. WHO aşılama izlem raporlarına göre, doğrulanmış kızamık vaka sayısı 2016’da dip yaparak 9’a inmişken 2019’da doğrulanmış vaka sayısı 2 bin 547’ye erişmiştir (7). Bunda kitlesel göçün muhtemel bir katkısı olsa da aşı karşıtlığının artış oranı, başlı başına alarm düzeyindedir. Ülkemizde herkes için sağlığa erişim konusunda çok başarılı işler yapılmıştır. Bu durum sağlık hizmet kalitemizi artırdığı gibi uluslararası itibarımızı da yükseltmektedir. Ancak sağlık konusunun yaygın şekilde negatif olarak iç siyaset malzemesi haline gelmesi, sağlık gelişiminin dinamizmine olumsuz etki etmektedir. Elbette karşıt görüşler olmadan fikri gelişme olmaz. Muhalefet siyasetin olmazsa olmazıdır. Ancak konu sağlık olunca daha bir dikkat gerekmektedir. Temennimiz, sağlık konusundaki tartışmalarda sağlıklı zemini koruyarak deformasyonun ağır bedelini kimseye ödetmemektir.
Kaynaklar
1) Gür EG. Dezenformasyona Uğratılan Bir Sosyal Hak Olarak Sağlık. Sos Hak Ulus Sempozyumu http://www.sosyalhaklar.net/2010/bildiri/gur.pdf (Erişim Tarihi:14.10.2019).
2) Wardle C. Information Disorder: Toward an Interdisciplinary Framework For Research And Policy Making Council of Europe Report. 2017.
3) Erkan, G. Ayhan A. Siyasal İletişimde Dezenformasyon ve Sosyal Medya: Bir Doğrulama Platformu Olarak Teyit.Org. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, (AKİL). 2018;(KASIM 30):201-23.
4) Siyasal İletişim 2011. https://www.webhatti.com/konu/siyasal-iletisim.737770/ (Erişim Tarihi:14.10.2019).
5) Özer MA. Siyasal İletişimin Etkinliğinde Algılama Yönetiminin Rolü. HAK-İŞ Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 2014;7(3).
6) Pınar Ö. İtalyan Seçimlerinin “Yıldızı”: Protesto Akımından Zirveye: 5 Yıldız Hareketi. 2018.
7) WHO Measles and Rubella Surveillance 2019. https://www.who.int/immunization/monitoring_surveillance/burden/vpd/surveillance_type/active/measles_monthlydata/en/ (Erişim Tarihi:14.10.2019).
Yazının PDF versiyonuna ulaşmak için Tıklayınız.
SD (Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü) Dergisi, Aralık, Ocak, Şubat 2020 tarihli 53. sayıda sayfa 56-57’de yayımlanmıştır