SD yazarları aile hekimliğini tartışıyor
Aile hekimliği uygulaması pek çok boyutuyla Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi’nin 15. sayısında tartışıldı. Konuyla ilgili makalelerden bazı bölümlere aşağıda yer veriyoruz.

Aile hekimliği uygulaması pek çok boyutuyla Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi’nin 15. sayısında tartışıldı. Konuyla ilgili makalelerden bazı bölümlere aşağıda yer veriyoruz.
Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu:
Aile hekimliği bize göre değil
Aile hekimi daha çok Batı ve Orta Avrupa’nın varsıl ekonomik yapısına dayalı, prim ödeyebilen toplumlara özgü, genellikle kayıtlı kişi ya da baktığı hasta başına ücret alan bir hekimdir. ABD’de örgütlü olarak oluşturulmamış, sağlıkta amaçlanan kâra dayalı karmaşa ortamında kendiliğinden yerini almıştır. ABD’de bugün süren sağlık eşitsizliklerinin ve inanılmaz boyutlardaki sağlık hizmeti yoksunluğunun, 50 milyondan fazla kişinin hiçbir sağlık güvencesi olmamasının altında aile hekimliği uygulaması yatmaktadır…
“Dönüşüm”de söz konusu insan değil “hasta”, sağlık değil “hastalık”, tümelci yaklaşım değil “sağaltım”, hastane değil “işletme”, hizmet değil “kâr”, toplum yararı değil “uluslararası sermaye çıkarı” olmaktadır. “Dönüşüm”de ısrar edilirse ülkemiz çok kişinin hizmetten yararlanamadığı, hastalık ve ölümlülüğün yüksek olduğu bir konuma girecek, Cumhuriyet’in sağlık alanındaki kazanımları yok olacaktır. Aile hekimliği kabul edilemez bir modeldir. Sağlık kurumlarının özelleştirilmesi toplumun en yoksul kesiminin tek seçeneğinin elinden alınması anlamına gelmektedir, hemen durdurulmalıdır.
Prof. Dr. Sabahattin Aydın:
Emir komuta ile sosyalizasyon
Bildiğiniz gibi Muş’ta başlayan sosyalizasyon uygulaması 80’li yıllara geldiğimizde 40 ilimize yayılabilmişti. 1984’te içinde İstanbul gibi büyük illerimizin olduğu diğer iller, emir komuta zinciri ile sosyalizasyon kapsamına giriverdi (!). On milyonu aşkın nüfusa sahip olan İstanbul’da 2003 yılına kadar, yani 20 yıl boyunca 200 civarında sağlık ocağı açılabilmiştir. Sosyalizasyona göre 5-10 bin kişiye bir sağlık ocağı düşecekti. Sağlıkta Dönüşüm Programının uygulandığı son 7 yılda gösterilen üstün gayretlerle İstanbul’da sağlık ocağı sayısı 500’ü aşabilmiştir...
Önemli olan yapısal örgütlenmeyi ana amaca hizmet eder halde tutmaktır. Amacı ihmal edip, organizasyonu ya da kurumsal yapıları vazgeçilmez unsurlar gibi görmek, değişen zamana karşı kürek çekmek gibidir. Bu süreçte temel sağlık hizmetlerinin ve “herkese sağlık” hedefinin esasını bir tarafa bırakıp entegre yapılanmada genel pratisyen-aile hekimi, ebe, hemşire-aile sağlığı elemanı, sağlık ocağı- aile sağlığı merkezi ikilemlerine odaklanmanın anlamsız bir enerji israfından ibaret olduğunu düşünüyorum. Ana hedefe yönelik her uygulama saygı görmeyi hak etmektedir.
Dr. Sinan Korukluoğlu:
Sağlıkta dönüşümün birinci basamağı: Aile hekimliği uygulaması
İllerde aile hekimlerinin görev yapması ve benzer sorunlarla karşılaşmaları, bu sorunları aşmak için birbirleriyle yardımlaşmaları kaçınılmaz bir şekilde örgütlenmeyi de beraberinde getirmiştir. İllerde Aile Hekimleri Dernekleri hızla kurulmuş, daha sonraları da bu dernekler federasyon çatısı altında birleşmişlerdir. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu ise kısa zaman içinde Türk Tabipler Birliği’ni üye olarak geçecek gibi gözükmektedir...
Hataları ve sevapları ile bir uygulama değişikliği ile birinci basamak sağlık hizmetlerine can verilmiştir. Bu uygulamanın mükemmel olduğunu söylemek mümkün değildir, gelecekte daha iyisi bulunduğunda değişikliğe gidilinceye kadar üzerinde pek çok düzeltme yapılacaktır. Önemli olan tutuculuğun tuzağına düşmemek veya mükemmeliyetin peşinde daha iyiyi göz ardı etmemektir.
İlker Köse:
Aile Hekimliği Bilgi Sistemi
Sağlık verilerinin, bir portal üzerinden güvenli bir erişimle kişilerin erişimine açılması durumunda sağlanacak vatandaş memnuniyetini düşünelim. Ardından kişilerin kendi sağlık verilerinin bir kısmın kendilerinin de bu portal üzerinden sisteme aktarabilmeleri ve hekimleri ile bu portal üzerinden haberleşebilmeleri… Merkezi Hastane Randevu Sistemi de bu portalla bütünleşmiş olacak ve portal hem randevu hem de kişisel sağlık verilerine erişmeye imkân sağlayacaktı. Bunların, gelişmiş ülkelerin dahi “keşke yapabilsek” dediği türden işler olduğunu vurgulamak isterim.
Ecz. Emin Olgun:
Aile hekimliği “mahallenin eczacısı”nı geri getirebilir
Bu uygulama “mahallenin eczacısı”nı geri getirebilir. 2005 yılına kadar eczacı mahallenin sağlık danışmanı iken, bu tarihten sonra neredeyse sadece ilaç veren kişi konumuna gerilemiştir. Halkımızın reçete kaynağına yakın yerlerden ilacını temin etme yoluna gitmesi ile bu eczanelerde yoğunluk artmış, semt eczanelerinde ise küçülmeler yaşanmıştır. Büyüyen eczanelerde ise halka sağlık danışmanlığı sunumu azalmıştır. Reçete kaynağının artması bu yapıyı değiştirecektir. Büyük eczanelerde küçülmeyi, fakat sayı olarak bir artışı da beraberinde getirecek, mahallelerde aile hekimliği merkezlerinin oluşması ile tekrar mahallenin eczacısı ortaya çıkabilecektir.
Tüm makalelere SAYI İÇERİKLERİ bölümünden ulaşabilirsiniz.
İlgili link için tıklayınız: