Editörden

  • Yazı Büyüklüğü A(-) A(+)
  • Paylaş

Üniversite hastaneleri: Kim, nasıl yönetecek?

20. sayısı ile elinizde olan Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi (SD) yayın hayatına beş yıl önce başladı. Ülkemiz ve dünya gündeminin çok yoğun ve değişken olduğu günümüzde sağlık alanı değişimin en yoğun olduğu alanların başında gelmektedir. Dünya, henüz içinden çıkamadığı ekonomik krizlerle boğuşurken, sağlık bu krizden öncelikle etkilenen alan durumundadır.

Sağlık alanında sorunlara çözüm aramak hatta ideal olarak bir “okul” olabilme vizyonuyla yayın hayatına başlayan derginin 2000 sayfayı aşan içeriği ile hedefine yaklaşmakta olduğu görülmektedir. SD’nin halk sağlığı, hasta güvenliği, hastalık yönetimi,  hasta hakları, kalite ve akreditasyon, çevre ve sağlık,  tıp eğitimi, tıp hukuku, tıp tarihi, tıp etiği, tıp felsefesi, sağlık politikası, sağlık ekonomisi, ilaç ve eczacılık gibi sağlık düşüncesi alanında çok geniş bir platform oluşturmayı başarabildiğini görmek büyük bir mutluluk kaynağı. Zengin bir yazar kadrosu ve geniş yelpazedeki bir okur kitlesinin oluşturduğu sinerji ile SD daha ileri hedeflere ulaşacaktır.

SD, sağlık alanında mevcut sorunları gündeme taşımakla kalmayıp her düşüncenin temsiline özen gösterip ortak aklı açığa çıkartacak şekilde çözüm odaklı yazılar ve “dosyalar” ile ülkemiz “sağlık kütüphanesi” için önemli bir kaynak oluşturmaktadır.

Günümüzün önemli tartışma konularından ve sorunlarından biri de hastanelerin nasıl yönetileceğidir. Özellikle eğitim, araştırma ve hizmet sunan üniversite tıp fakültesi hastaneleri için bu soru çok daha önemli bir hale gelmiştir. Tıp, diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik gibi bilinen sağlık mesleklerinin giderek çeşitlendiği ve 40’a yakın sağlık mesleğinin söz konusu olduğu günümüzde bu mesleklerin hemen hepsinin pratik eğitimlerini yapacakları bu hastaneleri, ana finans kaynağı olarak sadece ödeme kurumundan elde edecekleri gelire mahkûm etmek ve sonra dönüp “Bu hastaneler iyi yönetilemiyor!” demek hakkaniyetle ne kadar bağdaşır? Üstelik bu hastanelerin ürettikleri hizmetin bedeli de dünya örneklerine göre,  ne yazık ki olması gerekenin çok altında takdir edilmektedir.

Ülkemizde sağlığın yasal düzenleyicisi, planlayıcısı olan Sağlık Bakanlığı’nın aynı zamanda uygulama alanında çok büyük bir alana hükmetmesi; denetimin aynı elle yapılması çok değişik sorunlar yanında üniversite hastanelerini de ciddi şekilde etkilemektedir. Üniversite hastanelerinin “bilinen” nedenlerle son 10 yılda yaşadığı sorunların katlanarak birikmesi, olayın sadece “hastane yönetimi ile ilgili bir sorun” olduğu yanılgısına yol açmaktadır. Yıllar içinde biriken insan kaynağı, fiziki yapı ve teknolojik donanımla birlikte “sistem”le ilgili diğer sorunlar çözülmeden salt yönetimin el değiştirmesi ile sorunların çözüleceğini düşünmek ne kadar isabetlidir? Ülke genelinde sağlık hizmetlerini planlayıcı ve denetleyici rolü dışındaki görevlerini devretmesi gereken Sağlık Bakanlığı’nın üniversite hastanelerini de yönetmeye talip olması çok şaşırtıcı bir konudur. Ayrıca “tam gün kanunu” olarak bilinen ve uzun süredir ülke gündemini işgal eden sorunun üniversitelerin beklentilerini dikkate almayan bir şekilde kanun hükmünde kararname ile yeniden düzenlenmesi, üniversite ve hastanelerinde yeni yönetsel sorunlara neden olacaktır. Eğitim-araştırma alanında yapılması gereken değişiklikler, insan kaynaklarının yeniden planlanıp organize edilmesi; hasta hizmetlerinde istenen kalitede bir hizmetin sunulması, üniversite hastanelerinde bütünleşik bir yönetim sistemini zorunlu kılmaktadır. Mezuniyet öncesi, tıpta uzmanlık öğrenciliği, sürekli tıp eğitimi ve sağlık bilimlerinin diğer alanlarındaki uygulamalı eğitimi yürüten dekanlıklar ile “profesyonel” hastane yönetimlerinin yakın işbirliği içinde olacağı bütünleşik bir yönetim yapısı ile sorunların çözümü mümkündür. Üniversite hastanelerinin kapasitelerine göre farklı yönetim modelleri de söz konusu olabilmeli; ortak kullanım ve işbirliği kurumların birbirine tahakkümü için değil, karşılıklı yardımlaşma amacına yönelik olarak işletilmelidir. Üniversite hastanelerinin insan ve finans kaynaklarının çeşitliliğine imkân tanımak, sundukları yüksek nitelikli hizmetlerin karşılığını alabilmelerine fırsat vermek, araştırma-geliştirme bütçelerini artırmak, uluslararası rekabet edebilir kurumlar haline dönüştürmelerine destek vermek çözüm yolunda önemli adımlar olacaktır.

SD, yukarıda işaret edildiği gibi çok önemli bir sorun olan üniversite hastaneleri konusunu bu sayıda dosya olarak ele alıp; ülkemizdeki sorunları ve bunlara yönelik çözüm önerilerini, ayrıca gelişmiş ülke örneklerini de ele alarak elden geldiğince değişik görüşlere ayrıntılı yer vermiştir. Umarız ele alınan görüşler verimli bir tartışmayla ortak aklın oluşmasına vesile olur.

  • SON SAYI
  • KARİKATÜR
  • SÖYLEŞİ
  • Şehir hastaneleri hakkında düşünceniz nedir?