Köşe Yazıları

  • Yazı Büyüklüğü A(-) A(+)
  • Paylaş

1965’te Sivas’ta doğdu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi (1991). Van Kapalı Cezaevi’ne tabip olarak atandı (1991). Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık-Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı tabip kadrosuna naklen geçti (1993). Van Türk Musiki Derneği’ni kurdu (1993). Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü’nün kuruluşunda görev aldı (1994). Farmakoloji ve Toksikoloji doktorasının ardından (1998) Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yardımcı doçent doktor olarak göreve başladı (1998). Sağlık Bakanlığı’na İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı olarak geçti (2008). Tıbbi farmakoloji alanında doçent unvanını aldı (2011). İstanbul Medipol Üniversitesinde Sağlık Hizmetleri MYO Müdürlüğü ve Tıp Fakültesi Öğretim Üyeliği yaptı. Halen İzmir Bakırçay Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı olarak görev yapmaktadır.

Tüm Yazıları İçin Tıklayınız

Çargâh makamı

Hüseyin Sadeddin Arel ve arkadaşlarının Türk müziği (TM) ana dizisi olarak çargâh makamını ileri sürmeleriyle birlikte bu makam TM’nin gündemine oturmuştur. Günümüze kadar çargâh makamından üretilmiş eser sayısının sınırlı oluşu, bu eserlerin hemen hepsinin saz eseri veya dini musiki formlarında bestelenmiş olması, Arel ve arkadaşlarının ileri sürdükleri çargâh makamı dizisi ile klasik repertuvarda kullanılan çargâh makamı dizisinin farklı olması ve Arel’in ileri sürdüğü dizinin Arel ve taraftarlarınca TM’nin ana dizisi olduğu iddiası gibi nedenlerle çargâh makamı son 50 yıldır sorgulanmaya başlamıştır.

Arel-Ezgi (AE) tarafından ileri sürülen ve Do majör ses dizisinin ana dizi olarak kabul edildiği AE ses sisteminin TM pratiğini yeterince karşılayamadığı bilinmektedir (1, 2). Bu durum TM eğitim ve öğretimini olukça zorlaştırmakta, öğrencileri hocaya daha fazla mahkûm etmektedir (3). Ayrıca Türk müziğini incelemek isteyen yabancı araştırmacıların Türk müziği teorik yapısını kavramalarını da neredeyse olanaksız hale getirmektedir. Bahsedilen bu sorunların giderilmesi sonucu TM eğitim ve öğretiminin daha kolay bir hale geleceği düşüncesiyle; AE sisteminin dayanak noktalarından biri olan çargâh makamının etraflıca incelenerek, bu makamla ilgili sorunların ve bunların çözümlerinin ortaya konulmasının TM açısından önemli olacağı kanaatine varıldı.

Bu makalenin amacı, çargâh makamının aslında ne olduğu veya ne olmadığını etraflıca ortaya koymaktır. Böylece TM’nin önemli sorunlarından biri olan çargâh makamı konusunu nihayete erdirerek TM’nde ana dizi ve ardından TM ses sistemi gibi sorunların irdelenmesi ve çözümü konularına girmek için bir kapı aralamaktır.

1.Geleneksel Türk Müziği’nde Çârgâh Makamı

Çargâh makamına XIV. yüzyıldan itibaren birçok kaynakta rastlanılmakta olup bu makam Kutbuddin Mahmud Şirazi’den (XIV. yy) Hüseyin Sadeddin Arel’e (1880-1955) kadar müzik adamlarının bilgisi dahilindedir diyebiliriz (4). Çargâh makamı ile ilgili ilk bilgiler, daha ziyade makamın isminin veya bazı özelliklerinin geçtiği metinler şeklinde iken çargâh makamının etraflı bir şekilde tanımının ilk defa Kadızâde Tirevî (öl. 1494) tarafından yapıldığı görülmektedir. Tirevî, çargâh makamını aşağıdaki şekilde tanımlamıştır: “Çargâh oldur ki cüz’i zengüle ola, nevi ahir kendu hanesinden hod imiş idik ki segâh hanesi üstünde olur, kendu hanesinden agaze idub, aşaga gidub segâh ve dügâh ve rast hanelerin seyr idub, yine kendu hanesine çıkar, kendu hanesinden yukaru zengule içun pençgâh (günümüzde neva perdesi) hanesi çargâh hanesine karib olmuşdi, ol perdeye ugrayub andan yukaru hüseyni hanelerin seyir idub, gelub yine kendu hanesinde karar ider, çargâhın agazı ve karargâhı yine kendu hanesidir” (5, 6). Bu tanımdan çargâh makamının XV. yüzyılda “Çargâh perdesinde karar veren saba makamı dizisi” şeklinde bilindiği anlaşılmaktadır. Çargâh makamı ve bu ismin geçtiği makam terkîbleriyle ilgili başka araştırmalar da mevcuttur (7).

Tirevî’den sonra yazılan kaynaklar incelendiğinde, yine benzer tanımlarla karşılaşılmaktadır. Örneğin Abdülbâkî Nâsır Dede’nin Tedkîk ü Tahkîk adlı kitabında çargâh makamı hakkında yazılanlar şöyledir: “Çargâh: acem, gerdaniye ve muhayyer perdelerinde çokça gezinerek saba gösterip çargâh perdesinde karar verir. Bunda görüş birliği vardır” (8). Bu konuda Judetz ve Sirli şunları söylemektedir: “Makam, çargâh perdesinden seyre başlayıp, gerdaniyeye kadar çıkar. Acem, hüseynî, saba perdelerini kullanarak, çargâhta kalış yapar. Çargâhtan rasta kadar indikten sonra yine çargâha ulaşır ve karar verir” (9). Bu konuda Oya Levendoğlu ve Ali Tan’ın yaptığı araştırmalar (5, 6) konuyu yeterince aydınlattığı için üzerinde daha fazla durmaya gerek görülmemiştir.

2.Arel-Ezgi-Uzdilek’e Göre Çargâh Makamı

Hüseyin Sadeddin Arel, Türk Mûsıkîsi Nazariyatı Dersleri isimli kitabının “ana dizi” başlığı altında şunları yazmaktadır: “Ana dizi, yahut “tabii dizi” diğer bütün dizilerin teşkilinde esas tutulmaya en elverişli olan dizidir. Ana dizi olmak kabiliyetini yalnız çargâh dizisinde görüyoruz. Çünkü bu dizi sadece tanini ve bakiyye aralıklarından yapılmıştır ve notasında hiçbir diyezi veya bemolü muhtevi değildir. Tanini ve bakıyye aralıkları ise öteki aralıkların elde edilmesine en müsait olanlardır” (16).

Dr. Suphi Ezgi ise Nazarî ve Amelî Türk Musikisi isimli kitabında şöyle demektedir: “İstimal etmekte olduğumuz mütenevvi dizilerimizi yazmak için onlardan birisinin esasî ve tabiî dizi itibar edilmesi lâzımdır. Çünkü tabiî dizinin işaretsiz yazılacak olan seslerine mukabil, diğer diziler nağmelerinin tahriri taninî, büyük mücennep, küçük mücennep, bakiye, fazla aralıklarının birbiriyle cemi veya yekdiğerinden tahrile mümkün olmaktadır. Dizilerin kolay yazılmalarına ve en çok şetlerini yapmağa müsait dizinin muntazam çârigâh dizisi olduğunu mütalea ettik; bu sebeple onu esasî ve tabiî dizi itibar ettik. (…) Yukarıda mezkûr küçük aralıklardan doğan nağmelerin isimleri pestten tize doğru çârigâh, neva, hüseynî, acem, gerdaniye, muhayyer, tiz puselik, tiz çârigâh olup bunların nota isimleri ise pestten tize doğru, do, re, mi, fa, sol, lâ, si do, dur ki bunlar tabiî seslerimizdir. Bu sebeple, çârigâh tabiî dizisinin donanımında tagyir işareti yoktur. Çârigâh makamının dizisi mülâyimdir. Makam sâittir, güçlü nağmesi beşinci derecedir. Makam pest taraftaki çârigâh beşlisinde ya duraktan ve yahut güçlüden başlar, beşlide seyirden sonra güçlüde bir asma karar yapar, anı müteakip tiz taraftaki çârigâh dörtlüsünde dahi gezindikten sonra pest durakta kalır. Yedinci yeden nağmesi sâmiaya kuvvetli bir karar hissini vermektedir

1.Ekrem Karadeniz, AE sisteminde ileri sürülen çargâh makamı dizisini şöyle eleştirmektedir: “Bir kısım musikiciler, özellikle İstanbul Belediye Konservatuvarını yönetenler, Dr. Suphi Ezgi tarafından yazılan Nazari ve Ameli Türk Musikisi adlı kitaba uyarak çargâh ıskalasını ana gam olarak kabul etmektedirler. (…) Çargâh makamında neva değil saba, hüseyni değil hisarek, buselik değil segâh perdesi kullanılır. (…) Esasen hatalı olduğu anlaşıldığı için kullanılmamış olan Fisagor’un kromatik ıskalasını ana gam olarak kabul etmekten daha hatalı bir hareket düşünülemez. (…) Nereden bakılırsa bakılsın ana ıskala olmak vasfını taşımayan çargah ıskalası üzerinde fazla durmağa lüzum görmüyoruz” (11).

Oya Levendoğlu’nun bir makalesinde “Arel ve takipçilerinin ileri sürdüğü çargâh dizisi aslında yedi sesli bir Pythagoras dizisinden başka bir şey değildir” cümlesi geçmektedir (5). Hem Şekil 6’daki ses dizisi incelendiğinde hem de Dr. Suphi Ezgi’nin yazdıkları dikkatle okunduğunda, gerçekten de bu dizinin Do majör ses dizisinden başka bir şey olmadığı açıkça görülmektedir. Arel ve takipçilerinin ileri sürdüğü çargâh makamı için verilen örnek eserler incelendiğinde, bunların geleneksel TM’de kullanılmış çargâh makamına uymadığı anlaşılmakta, hatta geleneksel TM’de böyle bir çargâh makamına ve örnek esere rastlanılmamaktadır. Arel ve takipçilerinin çargâh makamı için verdikleri az sayıdaki örnek arasında bulunan bir peşrev oldukça ilgi çekicidir (Şekil 7). Bu örnek incelendiğinde, aslında dört hane ve bir teslimden oluşması gereken peşrevin, sadece küçük bir bölümü (üç ölçüsü) çargâh makamına örnek olarak verilmekte, peşrevin diğer bölümleri “kayıp” olarak belirtilmekte ve ayrıca eserin bestekârı da “bilinmemektedir.” Birinci hanesi ve teslimi bilinmeden bir peşrevin makamının ne olduğu hakkında hüküm yürütmenin aslında oldukça sıkıntılı bir durum olacağı malumdur.

TM’nin önemli bestecilerinden ve tanbûr icracılarından Erol Sayan, bu yeni çargâh makamı hakkında şunları söylemektedir: “Hâlâ Arel’in çargâh makamının okulumuzda anlatılması ve ana makamlar listesinde sıranın en başına alınmasını da anlayamıyorum. Böyle bir makam yoktur ve olmayan makamın da şedleri olamaz” (22). Karl L. Signell: “Ezgi ve Arel’in çargâh olarak tanımladığı böyle bir makamda hiçbir musiki parçası bulunmamaktadır. Ayrıca, çargâh denilen bir makamda musiki parçalarının küçük bir repertuvarı vardır, fakat bu ikincisi Ezgi-Arel çargâhının yapısından çok farklı olup, kararı çargâhta (Do) bir saba ile çok daha yakından ilişkilidir” demektedir (23). Arel, “Çargâh makamının eski Türklerce en ziyade sevilen ve kullanılan makam oluşunu da bunun ana dizi itibar edilmesi sebeplerine katabiliriz” demektedir (16). Ancak “Do majör diziden” oluşan bu çargâh makamına örnek oluşturacak şekilde, Arel ve öğrencileri tarafından, klasik bir eser veya halkın kulağında olan bir türkü yahut da ilahi formundaki bir eser bugüne kadar gösterilememiştir. Ayrıca Arel’in sözünü ettiği “eski Türkler”den tarihin hangi döneminin kastedildiği anlaşılamamaktadır. Zira TM’nin tarihi süreci incelendiğinde, geleneksel olarak kullanılan çargâh makamı hiçbir dönemde râst veya uşşâk makamı gibi öne çıkamamış, bestekârlarca tercih edilme ve bu makamdan eser vücuda getirme noktasında oldukça silik bir görünüm arz etmiştir.

Bu arada “tarafların” hassasiyetinden dolayı bir konuyu açığa kavuşturmakta yarar olduğunu düşünüyoruz. AE sistemine yapılan eleştiriler, sırf bu sistemi eleştirmek ve negatif bir yaklaşım sergilemek amacıyla yapılmış gibi ele alınmamalıdır. Her müzik sisteminin eksikleri, açıkları olabilir, bu da gayet doğaldır. Bu sistemler, yapılan eleştiriler dikkate alınmak ve gereği yapılmak suretiyle olgunlaştırılabilir ve uygulamayı daha iyi yansıtan bir düzeye getirilebilirler. Bu konuda, Cinuçen Tanrıkorur’un AE sistemini eleştirdikten hemen sonra söylediği sözler oldukça anlamlıdır: “Türk musikisinin nazariyatı üzerine kim ne yazmışsa, ne kadar yazabilmişse, hepsine sonsuz şükran borcumuz vardır. Zira merhum Arel, Ezgi, Rauf Yektâ ve diğerleri, o ömür boyu süren çalışmaları yapmamış olsalardı, bizler bunları söyleyebilir miydik?” (13).

Sonuç

Bu makalede, geleneksel TM’deki çargâh makamının, saba makamı ses dizisini kullandığı ve çargâh perdesinde karar verdiği, örnek eserlerle ortaya konulmuştur. AE sisteminde iddia edilen çargâh makamı dizisinin ise TM’de yüzyıllardır kullanılan çargâh makamı dizisi ile aynı olmayıp, BM’deki Do majör diziyi kullanan “yeni bir makam”, daha doğru bir ifadeyle “yeni bir ses dizisi” olduğu, bizzat bunu ileri sürenlerin yazdıklarıyla ve eserleriyle bu makalede gösterilmiştir. Çargâh makamı olarak belirtilen bu yeni makama ve örnek eserlere (Arel-Ezgi ve takipçilerinin ileri sürdükleri ve kendi ürettikleri hâriç) başka hiçbir yerde rastlanmamıştır.

Do majör ses dizisi şeklindeki çargâh makamı üzerine eser verenler de bunun yeni bir makam veya ses dizisi olduğunu yaptıkları eserlerle zaten ortaya koymuşlardır (Şekil 10). Aslında bu eserlerin tümünde görülen şey; rengi, kokusu olmayan, daha açık bir ifade ile henüz makam karakteri kazanamamış bir ses dizisi çalışmasıdır. Dolayısıyla ortada yeni bir makam da yoktur. Bu bulgulara dayanarak AE sistemindeki “Do majör çargâh makamı dizisini” Arel ve arkadaşlarının tamamen kendilerinin üretmiş olduğunu; dolayısı ile bu dizinin, uygulamadaki çargâh makamı dizisiyle isim ve durak perdesi dışında hiçbir benzerliği bulunmadığını söyleyebiliriz. Sonuç olarak çargâh makamının XV. yy’dan itibaren bilindiği, saba makamı ses dizisini kullandığı, çargâh perdesinde karar verdiği ve Do majör dizi ile bir ilgisinin bulunmadığı açıktır. Arel ve öğrencilerinin öne sürdüğü çargâh ise geleneksel çargâh makamıyla isim dışında bir benzerliği olmayan, henüz makam kimliği kazanamamış bir ses dizisinden ibarettir.

Kaynaklar

1) Tura, Yalçın, Türk Mûsıkîsinin Mes’eleleri, Pan Yayıncılık, İstanbul 1988.

2) Yarman, Ozan, Nazariyat ve Teknik Boyutuyla Ses Dünyamızda Yeni Ufuklar, Artes yayınları, İstanbul 2010.

3) Çolakoğlu, Gözde, “Türk Müziği Ses Sistemi”ndeki Ana Dizi, Tanini Aralık-oktav Bölünmesi ve Makam Sınıflaması ile İlgili Sorunlara Genel Bakış ve Çözüm Önerileri. Saz ve Söz, 2006.

4) Kamiloğlu, Ramazan, Yusuf Kırşehri’nin Risale-i Musikisi’nin Transkripsyonu ve Değerlendirilmesi, İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Malatya 1998, s. 22.

5) Levendoğlu, Oya, Klasik Türk Müziğinde Ana Dizi Tartışması ve Çargah Makamı, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 23 Sayı 2, (2003), s. 181-193.

6) Tan, Ali, Türk Musikisinde Nikrizli Çargâh. Mukaddime. Mardin Artuklu Üniversitesi Dergisi, Sayı 1, 2010.

7) Sağlam, Atilla, Türk Musiki/Müzik Devrimi, Alfa Aktüel Yayınları, Bursa 2009.

8) Nâsır Abdülbâkî Dede, Tedkîk ü Tahkîk, Çeviren: Yalçın Tura, Pan Yayıncılık, İstanbul 2006.

9) Eugenia Popescu Judetz-Adriana Ababi Sirli, Sources of 18th Century Music, Pan Yayıncılık, İstanbul 2000.

10) Şengel, Ali Rıza, Türk Mûsıkîsi Klâsikleri İlâhîler, Kalem Matbaası, Cilt 2, İstanbul 1978.

11) Atlığ, Nevzad, Türk Musikîsi Klasikleri Cilt 1, Sayı 1, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 1987.

12) Konuk, Ahmed Avni, Rast Kâr-ı Nâtık, http://eksd.org.tr/bestecilerimiz/ahmed_avni_konuk.php (Erişim Tarihi: 27.03.2018)

13) Tanrıkorur, Cinuçen, Türk Müzik Kimliği, Dergâh Yayınları, İstanbul 2004, s: 30.

14) Karadeniz, Ekrem, Türk Musikisi’nin Nazariye ve Esasları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1983.

15) http://www.neyzen.com/makamlar/cargah.html (Erişim Tarihi: 27.03.2018)

16) Arel, Hüseyin Sadeddin, Türk Musikisi Nazariyatı Dersleri, Hazırlayan: Onur Akdoğu, Ankara 1991.

17) Ezgi, Suphi, Nazarî ve Amelî Türk Musikisi, Cilt I, Millî Mecmua Matbaası, 1933.

18) Yılmaz, Zeki, Türk Mûsıkîsi Dersleri, Çağlar Yayınları, İstanbul 2010.

19) Özkan, İsmail Hakkı, Türk Mûsıkîsi Nazariyatı ve Usûlleri, Kudüm Velveleleri, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1984.

20) Sıdal, Ferit, Türk Musıkîsi Nazariyatı, TRT Müzik Dairesi Yayınları No: 33, Ankara 1988.

21) http://www.neyzen.com/nota_arsivi/02_klasik_eserler/019_cargah/cargah_se_cinucen_ney.pdf (Erişim Tarihi: 27.03.2018)

22) Sayan, Erol, Müziğimize Dair Görüşler Analizler Öneriler, METU Press, Ankara 2003.

23) Signell, Karl L, Makam. Türk Sanat Musikisinde Makam Uygulaması, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2006.

 

SD (Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü) Dergisi, Haziran-Temmuz-Ağustos 2018 tarihli 47. sayıda, sayfa 98-101’de yayımlanmıştır.

Bu yazı 3177 kez okundu

Etiketler



Yorum yazabilmek için üye girişi yapınız

  • SON SAYI
  • KARİKATÜR
  • SÖYLEŞİ
  • Şehir hastaneleri hakkında düşünceniz nedir?