Köşe Yazıları

  • Yazı Büyüklüğü A(-) A(+)
  • Paylaş

1959 yılında Bolu-Göynük’te doğdu. İlköğrenimini İstanbul’da Şair Nedim İlkokulunda, ortaöğrenimini Özel Darüşşafaka Lisesinde tamamladı. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinden 1985 yılında mezun oldu. Üroloji uzmanlığını Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamladı (1992). Sakarya-Geyve Devlet Hastanesinde uzman doktor olarak çalıştı. 1994 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı’na yardımcı doçent olarak atandı. 1996 yılında doçent, 2003 yılında profesör oldu. 2003 yılında klinik mikrobiyoloji dalında bilim doktoru oldu. Yüzüncü Yıl Üniversitesinde çeşitli idari görevlerde bulundu. 2001-2002 yıllarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü yapan Aydın, Dünya Sağlık Örgütü İcra Kurulu Üyeliği ve Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevlerini üstlendi. 2010-2020 yılları arasında İstanbul Medipol Üniversitesi Rektörlüğü yapan Dr. Aydın, 2020 yılı Kasım ayında Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcılığı görevine atandı.

Tüm Yazıları İçin Tıklayınız

Tam Gün Yasasının iptali: Bir hukuk ironisi

Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin (650 KHK) bazı maddelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından 18 Temmuz 2012 günü iptal edildiği açıklandı. İptal edilen maddeler arasında tıp doktorlarının çalışma şekillerini de düzenleyen hükümler bulunuyordu. Bu yüzden bu iptal kararı basında “Tam Gün Yasasının iptali” şekilde yer aldı. Peki, durum gerçekten böyle mi? Tablonun bütününü görmeden karar vermek zor görünüyor.

Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi tam gün çalışmayı düzenleyen 5947 Sayılı kanunun bazı kısımlarını iptal edince bir kargaşa doğmuş ve farklı görüşler ortaya çıkmıştı. Özet olarak, Bakanlık hastanelerinde tam gün çalışmanın kanunen zorunlu olduğu, üniversite hastanelerinde ise durumun tartışmalı olduğu fikri hakim oldu. Halbuki Anayasa Mahkemesi karar gerekçesinde açıkça 1219 sayılı kanunun kamuda çalışan hekimlerin mesleklerini serbest olarak yürütmelerine dair bir izin içermediğini, kamuda çalışan hekimlerin mesleklerini serbest olarak yürütmelerine olanak tanıyan düzenlemenin 2368 sayılı Yasanın 4. maddesinde yer aldığını, ancak bu Yasanın da 5947 sayılı Yasanın 19. maddesinin (a) bendi ile yürürlükten kaldırıldığını ifade etmiştir. Zira hekimlerin serbest çalışmasını düzenleyen 2368 sayılı kanun yürürlükten kaldırılmış ve iptali hususta Anayasa Mahkemesine başvuru dahi yapılmamıştır.

Yine 1219 sayılı Yasanın değiştirilen 12. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan ve Anayasa Mahkemesince de ikinci fıkradaki ibarenin iptaline rağmen iptal edilmeyen “Hekimler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak kaydıyla birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir.” hükmü mevcut haliyle hekimlerin çalışma yerlerini sınırlamaya devam etmektedir.

Durum bu olmakla birlikte idari yargıdan çelişkili kararların çıkmış olması ve tartışmaların sonlandırılması düşüncesiyle olsa gerek Bakanlık 650 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye bugün için iptal edilen maddeleri eklemiştir.  Eklenen maddelerdeki üniversite öğretim üyelerinin çalışma düzeni ve isterlerse ücretsiz izin verilmesi gibi garip hükümleri eleştirme hakkımız bir yana, tam gün çalışma konusunun tereddütlere yol açmayacak bir hale sokulmasına çalışıldığı görülüyor.

650 Sayılı KHK maddeleri ile ne yenilik getirilmişti ki, bugün Anayasa Mahkemesinin yetki kapsamında olmadığı gerekçesiyle iptal etmesiyle bu yenilikleri kaybediyoruz? Bakalım:
1-38’inci madde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28’inci maddesinde değişiklik yaparak, tüm memurlara ilişkin serbest çalışma yasağını doktorlar için tartışmasız hale sokacak biçimde ağırlaştırıyordu.
2-39’uncu madde, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa benzer bir hüküm ekleyerek askeri doktorların muayene açamayacağı konusuna açıklık getiriyordu.
3-40’ıncı madde ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36’ncı maddesine bir fıkra ekleniyor ve öğretim elemanlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28’inci maddesi hükmüne tâbi kılarak diğer memurlar için var olan sınırlamalar konusunda tartışmaya son veriyordu.
4-Bu fıkra ayrıca öğretim üyelerinin yükseköğretim kurumlarında yalnızca eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen hizmetlerde çalışmamak kaydıyla mesai saatleri dışında yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde meslekî faaliyette bulunabileceği ve meslek veya sanatlarını serbest olarak icra edebileceği yönünde yeni bir durum yaratıyordu. Yani bir anlamada üniversite öğretim üyelerine mevcut sistem ve politikaların hilafına kontrolsüz bir muayene serbestisi getiriyordu.
5-40’ıncı madde ile ortaya çıkan bir başka husus da (Geçici Madde 59), yükseköğretim kurumları dışında meslekî faaliyette bulunmak ve meslek veya sanatlarını serbest olarak icra etmek isteyen öğretim üyelerine, iki yıla kadar ücretsiz izin verilebileceğiydi.

Sonuçta 650 Sayılı KHK ile kucağımızda bulduğumuz ve yukarıda 5 madde halinde özetlediğim hükümler kaldırılmış oldu. Neyse ki, karar 6 ay sonra yürürlüğe girecek. Öyle ise şu anda yeni bir durum söz konusu değil. Yasal düzenleme yapılamazsa altı ay sonra 650 Sayılı KHK çıkmadan önceki duruma dönülecektir.

Bu durumda memurların serbest meslek icrası yine mümkün olmayacak, bazı farklı idari yargı kararları da olsa öğretim üyeleri muayenehane açamayacak, kamu kurumlarında çalışanlar kamu kurumu dışında meslek icra edemeyecek ve en önemlisi öğretim üyeleri tam gün olarak çalışacak, mesai sonrası muayenehane izni ve ücretsiz izin kullanma hakkı ortadan kalkacaktır.

Görülüyor ki, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı, hekimlerin tam gün çalışmasını iptal etmiş değil. Bence yeni bir kanuni düzenlemeye her şeyden önce serbest çalışmak isteyen öğretim üyelerinin ihtiyacı var. Bu ihtiyacın, üniversite hastanelerine sahip çıkmak ve bütün hekimleri bu kaotik durumdan kurtarmak için acil ve önemli olduğunu düşünüyorum.

Bu yazı 4070 kez okundu

Yorum yazabilmek için üye girişi yapınız

  • SON SAYI
  • KARİKATÜR
  • SÖYLEŞİ
  • Şehir hastaneleri hakkında düşünceniz nedir?