Köşe Yazıları

  • Yazı Büyüklüğü A(-) A(+)
  • Paylaş

1963 yılında Ordu, Ünye’de doğdu. 1979’da Ünye Lisesi’nden, 1985’te İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2000 yılında İÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Deontoloji ve Tıp Tarihi Bölümü’nde doktorasını tamamladı. 2002-2003 tarihleri arasında İstanbul 112 Ambulans Komuta Merkezi Başhekimliği, 2003-2009’da Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünde Genel Müdür Yardımcılığı ve Genel Müdürlüğü ile 2009-2013 arasında İstanbul Başakşehir Devlet Hastanesi Başhekimliği görevlerinde bulundu. Dr. Tokaç halen İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Klinik Araştırmalar Etik Kurul Başkanı olarak görev yapmaktadır.

Tüm Yazıları İçin Tıklayınız

Eşdeğer ilaçların pazara girişindeki engeller

Sağlık sektörünün en önemli halkalarından biri ilaçtır. Eşdeğer ve referans ilaçlar ilaç endüstrisinin vazgeçilemez iki koludur. Endüstrinin bu iki kolu arasında birbirini tamamlayan ve geliştiren yapıcı bir rekabet mevcuttur. Bu rekabet yeni ilaçların geliştirilmesini teşvik eder. Bu nedenle tüm dünyada eşdeğer ve referans ilaç endüstrilerini bir uyum ve denge içerisinde olmalıdır.

Endüstrinin sağlıklı gelişimi için rekabet ve fikri mülkiyet hakları arasında rasyonel bir dengenin sağlanması büyük önem taşımaktadır. İnovasyonu teşvik etmek üzere kurgulanmış fikri mülkiyet haklarının çerçevesi gereğinden fazla genişletilirse, rekabeti ve ilaca erişimi engelleyebilecektir.

Bilindiği üzere, Avrupa Komisyonu'nun rekabetten sorumlu yetkilileri Ocak 2008'de, eşdeğer ilaçların pazara girişinde gecikmeler yaşanması ve çok az yeni ilacın pazara verilmesi gerekçeleriyle "sektör soruşturması" başlatmıştı. Bu kapsamında Avrupa Birliği Rekabet Birimi'nin ön raporu geçtiğimiz yılsonunda yayımlandı.

Ülkemiz için sağlıklı rekabete dayanan güçlü bir ilaç sektörü arzuluyoruz. Bu kapsamda inovasyonun önünü açacak ve rekabeti sağlayacak her türlü adımın destekçisi olmaya devam edeceğiz.

Sağlık Bakanlığı olarak temel gayemiz, halkımızın sağlık hizmetlerine ve ilaca rahatça ulaşımını sağlamaktır. 2005 yılından itibaren ayrım yapılmaksızın halkımızın tamamının tüm sağlık kuruluşlarından hizmet almalarının ve buna bağlı olarak ilaçlarını serbest eczanelerden almalarının önü açıldı. Bunun kamuya getirdiği bir yükün olması kaçınılmazdır. Bu yükün kaldırılabilir olmasında en önemli faktörlerden biri de eşdeğer ilaçların varlığıdır. Bu itibarla halkımızın ilaca erişebilirliğinin devamında çok önem verdiğimiz eşdeğer ilaç ikamesi konusunu çok önemsiyoruz. Ancak ne yazık ki bu konuda halkımızı ve özellikle hekimlerimizi yeterince bilgilendiremediğiz anlaşılıyor. Özellikle hekimlerimiz sanki eşdeğer ilaçların tedavi değerleri arasında fark varmış gibi bir algılama içinde olmaları dolayısıyla referans ilaçta ısrar etmelerinin bilgi eksikliğinden olduğunu düşünüyorum.

Son dönemde eşdeğer ilaca güveni sarsacak tarzda tartışma yaratan uygulamaları ise tasvip edemeyeceğimizi belirtmeliyim. Eşdeğer ilaç uygulamasında en ucuz ilacın yüzde 22’sine kadar ödeme yapılması vatandaşın ucuz eşdeğeri tercih etmesini teşvik içindir. Ancak zaman zaman piyasada bulunmayan bir ürünü en ucuz eşdeğer olarak kabul eden uygulamalar olabilmektedir. Böyle olduğunda ise vatandaş zor durumda kalmaktadır. Vatandaş “Ben eşdeğer ilaca güveniyorum, fark ödemek istemiyorum ve en ucuzu almak istiyorum” dediğinde “Bu ilaç piyasada yok!” cevabını almaktadır. “O zaman mevcut olanı alayım” dediğinde ise “Fark ödemek zorundasın” denilmektedir. Ya fark ödemeyeceği ilaç piyasada olmalıdır, ya da piyasada olan için fark çıkarılmamalıdır.

Yine bir başka yanlış uygulama da diüretikli hipertansiyon ilaçları ile diüretiksiz olanlara aynı eşdeğer kodu verilmesidir. Bu uygulamada bilimsel olarak çok yanlış olan diüretiksiz yerine diüretikli hipertansiyon ilacının verilebilmesiydi. SGK bir genelge ile bu tür bir uygulamanın yapılmamasını duyurdu. Ancak diüretikliyi alması gereken hastadan diüretiksizin fiyatına göre fark çıkartılmaktadır. Eğer hasta diüretiksizi alamayacaksa (ki genelge ile bu teyit edilmiştir), o zaman neden fiyatı diüretiksize endekslenmektedir. Bu tür bilimsellikten ve mantıktan uzak uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Aksi takdirde vatandaşın eşdeğer kavramına inancı kalmayacak, sonunda Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma riski ile karşı karşıya kalınabilecektir.

* Bu yazı, 4 Mart 2009 tarihinde Ankara’da İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) tarafından düzenlenen Eşdeğer İlaçların Pazara Girişindeki Engeller (Fikri Mülkiyet Hakkının Kötüye Kullanımı, AB ve Türkiye Değerlendirmesi) başlıklı toplantıda İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Dr. Mahmut Tokaç’ın yaptığı açılış konuşmasından alıntılanmıştır.

Bu yazı 4834 kez okundu

Yorum yazabilmek için üye girişi yapınız

  • SON SAYI
  • KARİKATÜR
  • SÖYLEŞİ
  • Şehir hastaneleri hakkında düşünceniz nedir?